Perşembe, Nisan 16

Rashomon



Oscar'ın en adil branşı sanırım "Yabancı film" kategorisi... Kazanana ödül niye gitti diyemiyorsunuz. Muhakkak tartışma oluyor ama sonunda kazanan hak etmiş oluyor. 1952'de Rashomon kazanıyor. Japon sineması savaş sonrası inanılmaz işler yapıyor. Kurosawa katkısı inkar edilemez.  Diğer Japon yönetmenler devamını getiriyor.

İlginç olan Seven Samurai'ın kazanamadığı Oscar'ı, Rashomon kazanıyor. Rashomon da gayet iyi bir film ama Seven Samurai'nin epik anlatımı ve heyecan dozu onu baya öne taşıyor. ABD, samurayları seviyor, hatta daha sonra Vahşi Batı'sına uyarlıyor ama herhalde 3 saatlik film olması ödülü kazanmasını engelliyor (Rashomon 90 dakika).

Ben önce samuray ağabeyleri izledim. Kurosawa ile tanışmam bu şekilde oldu. Rashomon'u daha sonra izledim. Haliyle gölgede kaldı. Acaba yönetmenleri de, kronolojik olarak mı takip etmek lazım. Sanırım Rashomon'u daha önce izlemiş olsaydım daha çok severdim.

Yine de klas film... Şu ayrıntı güzel; hem bu filmi hem de genel olarak sinemayı neden sevdiğimizi çok net gösteriyor, Kurosawa anlatıyor:

Komyoci tapınağının ormanlarındaki çekimlerimizi bitirdikten sonra teşekkür etmek üzere keşişin yanına gittim. Bana ölüm sessizliğiyle baktıktan sonra tok sesiyle konuşmaya başladı:

"Dürüst konuşmak gerekirse tapınağın ağaçlarını kendi malınız gibi kesmeye başladığınızda önceleri çok kızmıştık. Fakat canla başla, fedakarca çalışmanızla kalbimizi kazandınız. Seyirciye bir şey göstermek... Bütün çabalarınız bu yöndeydi, bu uğurda kendinizi unuttunuz. çalışmalarınızı seyredene dek bir film çekmenin bu denli güç olduğunu bilmiyordum. Bu beni çok etkiledi."

Keşiş konuşmasını bitirdikten sonra önüme bir yelpaze koydu. üzerinde çektiğimiz filmin anısına üç işaretli bir Çin deyişi yazılmıştı: Tüm insanlığa hizmet.


Hiç yorum yok: