Cumartesi, Kasım 16

Üretmeyen Büyükler


Hazır EURO 2020 biletini kapmışken, Şenol Güneş’in hafta başındaki açıklamasına biz de dahil olalım. Herkes konuştu, bu blog da boş geçmesin. 

Şenol Hoca, eskiden dört büyüklerden çok sayıda oyuncu aldıklarını ama artık bunun mümkün olmadığını dile getirdi. Tabi yabancı hayranları çıldırdı. Saçma argümanlarla durum tespitinin içini boşaltmaya çalıştılar. Mesela eskiden yurtdışına oyuncu ihraç edemediğimizi iddia edenler bile oldu. Futbol izlemeye yeni yeni başlayan Youtuber’lar belki hatırlamaz ama eskiden de, üstelik ülkelerin birbirlerinden bu kadar haberdar olmadığı dönemde de beş büyük lige oyuncu ihraç ederdik. Çünkü oyuncularımız kaliteliydi...

Neyse; önemli olan ihraç sayısı değil. O bir şekilde olur. Kaliteli oyuncu varsa Avrupa alır. Peki oyuncu nasıl olacak? Asıl mesele bu... Şenol Hoca'nın dediği nokta önemliydi. Dört büyükler bu işin lokomotifi. Fakat onların da genelde Anadolu'dan aldığı oyuncuları geliştirip milli takıma gönderdiğini söyleyebiliriz. Yine de eskiden hiç yetiştirmiyor da değillerdi...

Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş milli takıma şu dönemde oyuncu gönderememiş olabilir. Kadroları yabancı oyuncularla doldurmuş ve bu sayede yetiştirdikleri oyuncuları ihraç etmişlerdir belki. Acaba öyle mi? Bir bakalım...

Trabzonspor'u denklemden çıkarıyoruz, zira kendine has yapısıyla zaten üretici kimliğini en kötü zamanında da, en 'yıldız' getirdiği dönemde de kaybetmedi. Ülkenin her takımında 61 numaralı bir oyuncu varken Trabzonspor'u diğer takımlarıyla bir tutmak haksızlık olur. İyi ki Trabzonspor ve Bursaspor var zaten. Bir proje olan Altınordu'nun da katkısını es geçemeyiz. Onlar yoldan dönerse halimiz harap olur...

Biz dönelim üç lokomotife... Bu üç takım Euro 2000 kadrosu için 9 oyuncu yetiştirdi. Kadronun neredeyse iskeleti İstanbul takımlarında yetişen oyunculardan oluşuyordu. Ağırlık tabi ki Galatasaray'daydı ama mesela bir Sergen Yalçın gerçeğini de unutamayız. 

2002 Dünya Kupası’nda bu sayı yediye düştü. Eğer Sergen Yalçın sakatlanmasaydı ve elemelerde kaleci rotasyonuna giren Fevzi Tuncay dışarıda kalmasaydı sayı yine dokuz olacaktı. 2008’de ise düşüş başladı. O turnuvaya üç İstanbul takımı sadece  beş mahsul yollayabildi. Bugünkü kadro yine beş. Bu düşüşün bir nedeni olmalı ve belki de Güneş'in canını sıkan budur. Esas probleme buradan bakabiliriz. Kimse "Üç büyükler yetiştirici kulüpler değil" demesin. Real'in, Barcelona'nın, Manchester City'nin, United'ın yetiştirdiği yerde herhangi bir kulübü bu misyondan ayırmak gibi bir lüksümüz yok.

Bu arada bugünkü rakam beş ama 2008'deki beşli kadar da sembol isimler olamadılar. Yani yetiştikleri kulüplere katkı veremediler. Bugünün beşini Merih Demiral ve Efecan Karaca gibi yetiştiği kulübün A takımında hiç oynamayan, Mert Günok gibi neredeyse yüzüne bakılmayan ve Ozan Kabak gibi altı ayda kulüpten ayrılmak ve Avrupa'ya gitmek için heveslenen oyuncular oluşturuyor.

Ve tabi bir de Emre Belözoğlu... 2000'de de var, 2002'de de, 2008'de de, bugün de.... Kendisi 39 yaşında. Yani resmen 40 yılda bir yetiştirmişiz ve etinden sütünden faydalanmışız.

Bu işlerde bir terslik olmalı...Yabancı sayısı çok güzel; evet ama bu sayı hiç güzel değil...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

sen de yerli hayranısın o zaman. lafa bak gerizekalı...