Salı, Mart 8

Yeni Bordalas Yeni Valencia

Biraz Jose Bordalas ve Valencia övelim...

Bordalas; son altı yılda ismini iyice duyuran ve adım adım yükselen bir teknik direktördü. 2016'da Alaves'i La Liga'ya çıkarmıştı ama kendisi o yaz 2.Lig'de kalmaya devam etmiş ve Getafe'nin başına geçmişti. 2017'de bu sefer Getafe'yi yukarıya taşımıştı.

İşte Getafe onun döngüsü oldu. Bordalas, bu sefer çıkardığı takımda kalmaya devam etti. Çıkar çıkmaz sezonu sekizinci sırada bitirdi ve Avrupa biletini üç puanla kaçırdı. Bir sonraki sezon efsaneydi. Bu sefer beşinci sırayı yakaladı. 

Kral Kupası'nda çeyrek finale çıktılar. Bu turda Valencia'ya olaylı bir maçla elendi. 1-0'ın rövanşına, deplasmanda gol bularak başladılar. Fakat sonrasında Getafe 9 kişi kaldı ve üç gol yiyerek elendi.

Getafe 2019-20'de peri masalını yaşıyordu. Burada da bahsetmiştik. Örnek bir modeldi Getafe. Trabzonspor ile aynı grupta başladığı UEFA Avrupa Ligi'nde son 16'yı gördü, ligde Şampiyonlar Ligi potasındaydı. Her şey çok iyi giderken olmayacak bir şey oldu ve pandemi geldi...

Pandemiden sonra işler tepetaklak gitti. Bordalas'ın oyunu aslında izleyenlere keyif verecek gibi değildi. Derinde bekleyen, alanları kapatan, blokları sıkıştıran ve hücuma çıkmak için fazla acelesi olmayan bir takımdı. Sadece izleyenleri değil futbolcuları da sıkan bir oyun anlayışına dönüşebilirdi. Kolay değil böyle bir oyun için futbolcu milletini ikna etmek. Bordalas zor olanı başarmıştı. Sadakat, disiplin, aidiyet, beraberlik gibi duyguların çok kuvvetli olması gerekiyordu ve bunları takımın aşılamıştı.  Fakat üç aylık bir pandemi arasının, takımdaki birliğin, uzak kalmasın takım ruhuna zarar vermesi kaçınılmazdı.

Getafe geri dönüşte Inter'e elendi, ligde de bırakın Şampiyonlar Ligi'ni, Avrupa Ligi biletini bile kaçırdı. Başkan Angel Torres ile Bordalas'ın araları biraz açıldı. Gerçi bunu yüksek sesle dillendirmediler ama eski tutku yok gibiydi. Zaten ertesi sezon Getafe için çok daha sıkıntılı geçti. Yine de ligde kalmayı başardılar ama sezon sonunda yollar ayrıldı.

Bordalas artık Valencia teknik direktörüydü. 2000'lerin başına Şampiyonlar Ligi finalleri oynayan, UEFA Kupası kazanan ve tabi ki La Liga'nın en başarılı kulüplerinden birine dönüşen Valencia'nın da o eski halinden eser yoktu.

Garry Neville, Cesare Prandelli gibi deneyimler yaşamışlardı son yıllarda. Geçen sezon kulüp ekonomik darboğazın pençesine düşmüştü. Kulübün sahibi Singapurlu Peter Lim, taraftarların hedef tahtasındaydı. Genelde böyle zor ve tepkisel durumlarda sahipler, taraftarların suyuna gitmeye çalışırlar ama Lim ve ailesi yaptığı açıklamalarla taraftarları daha da kızdırdılar. Bu sezonun başında da Bordalas'ı takımın başına getirdiler.

Aslında herkes için bir son şanstı. Valencia için ve Lim için zaten aşikardı o son şansın sebepleri ama Bordalas için neden öyleydi? Çünkü Getafe'de oynattığı oyun çok sempatik değildi. Bir açıklaması vardı. Kadro kısıtlıydı ve bu kadro ancak böyle tutunabilirdi La Liga'da. Üstelik ilk sezonlarında işe yaramış bir plandı. Fakat onun üzerine bir tuğla dahi koymaması eleştiri konusuydu.

Valencia ise bir Getafe değildi. Hugo Duro, Carlos Soler, Guedes gibi yetenekli, üst düzey hücum oyuncuları vardı. Bunlara devre arasında Bryan Gil de eklendi. Haliyle Getafe'deki gibi bir oyun Valencia'da yeterli olmazdı. Kabul görmezdi. Doğasına aykırıydı.

Bordalas alıştırdığı oyun felsefesinin zıt tarafına geçmedi ama biraz dönüştü. Valencia, bu satırlar yazıldığında La Liga'nın ilk 10 sırasında yer alıp eksi averaja sahip olan tek takımdı, hafta sonunda kazanınca onu düzeltmiş oldular. 0-0 ve 1-0'lara alıştırdığı Getafe'den sonra 4-3'ler, 3-3'ler, 4-1'ler havada uçuşuyor. İzlemesi gayet keyifli bir takıma dönüştü.

Fakat yine de en önemli şey somut başarıdır. İşte o başarı da geldi. Valencia İspanya Kral Kupası'nda finale yükseldi.

Yerel kupalar Avrupa'da halen çok saygı görüyor ve çok önem atfediliyor. Bizdeki gibi 'angarya' değil yani. O yüzden Bordalas'ın ve Valencia'nın başarısının, kendilerine önemli bir kredi kazandırdığı tartışmasız. Bordalas'a bu başarıyı getiren kulübün 2019'da elendiği Valencia olması da oyunun bir başka güzelliği.

Valencia, Kral Kupası'nı en çok kazanan beşinci kulüp. Sekiz defa kupayı müzelerine götürdüler. En son 2019'da kazandılar. Yani Valencia için çok uzak bir seviye değil burası. Fakat son dönemde yaşananlardan sonra bu başarıya ihtiyaçları vardı. Yarı finaldeki Athletic maçı sonrasındaki kutlamalarda, Bordala'ın oyuncularıyla Getafe'deki gibi sıkı bir ilişki yakaladığı görülüyor. Öyleyse bu işin devamı gelecek gibi..

Fakat önce final... Valencia, 2019'daki finali Benito Villamarin'de oynamıştı. Stadın sahibi Real Betis, bu sezonki finalde Valencia'nın rakibi olacak. Onlar da beşinci kez finale yükselerek önemli bir başarı elde ettiler. Üstelik maç yine Sevilla'da. Bu sefer adres son iki sezonda olduğu gibi La Cartuja ama yine de Valencia için deplasman gibi olacak.

Aslında bir ara Real Betis de övmek gerek. Onlar da üç kulvarda çok iyi gidiyorlar. Sıra gelir ama önce bir dip not vererek bu defteri kapatalım. Real Betis'in kaptanı 37 yaşındaki Joaquin, 2008'de Valencia ile Kral Kupası'nı kazanmıştı. Ve hatta Real Betis'in son kazandığı 2005 finalinde de yeşil-beyazlı takımın kadrosundaydı.

Güzel maç olacak... 23 Nisan'da...


Hiç yorum yok: