Çarşamba, Şubat 4

To Kill a Mockingbird



Muhteşem bir film daha... Son zamanlarda; daha önceden adını dahi duymadığım ama birçok film listesine girmiş, ödül kazanmış eski filmleri izliyorum. Kıyıda köşede kalmışlar desem değil, kült olmuş desem değil.

Roman Pulitzer kazanmış, film en iyi uyarlama senaryo oscarı kazanmış. Ödülleri almış. Ama yine de o sene (1962) Oscar'da Lawrence of Arabia'nın gölgesinde kalmış. Yani onu da izledik, biliyoruz. Ama neyse...

Gregory Peck, döktürüyor filmde. Gözlüklü haliyle Robert De Niro'yu andırıyor sanki, üstelik De Niro pek gözlük takmaz. Performansı ise onu aratmıyor. Oscar'ı da alıyor. Senaryo muhteşem. Çocuk oyuncular harika ötesi. Özellikle 10 yaşındaki Mary Badham. O yaşta Oscar'a aday oluyor ve o dönem Oscar'a "En iyi yardımcı kadın oyuncu" dalında aday olan en genç insan oluyor. Bu unvanı ise 11 sene sonra Tatum O'Neal'a kaptırıyor Ömrü boyunca da bu filmden sonra sadece 1 film dahada rol alıyor. Bu arada kitabın yazarı Harper Lee de ömrü boyunca başka kitap yazmıyor, resmen zirvede bırakıyor. Bütün bu bilgiler bir kenara, film harika. Ama sanırım kitap daha güzelmiş. Keşke küçükken bize okutsalardı.

Filmin konusundan bahsetmeyeceğim. Fakat, o dönemin (1930-40 arası) ABD'sini anlatan filmlere büyük bir ilgim var. Fight Club'da da geçtiği gibi, iki savaşın arası ve 29 krizinin hemen sonrası.. O zamanın insanları büyük bir depresyona giriyor. Bir yandan ekonomik sıkıntılar, fakirlik, diğer yandan ırkçılık ve bütün bunların gölgesinde ufak ufak serpilmeye başlayan Amerikan Rüyası...

Zaten ABD bu açıdan çok ilgi çekici bir coğrafya. 300 yıllık tarihi çok kısa.. Resmen insanlığın gözü önünde kurulan, gelişen ve yaşayan bir ülke. Birçok ülkenin asırlar içinde yaşadıkları, fast-food kültürüne uygun bir şekilde hızlı hızlı yaşadı. Sömürdü, kuruldu, kendiyle savaştı, büyüdü, krize girdi, okyanus ötesine savaşa gitti, şehirler kurdu, eyaletler kurdu, gökdelenler yaptı, değişik ırklardan insanlara kapı açtı, sonra onları dışladı... Hepsi gözler önünde ve bir anda oldu. Durum böyle olunca özellikle 1930-1940 arasını anlatan filmler ve romanlar ilgi çekiyor.



1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bize okutmuşlardı abi Robert'te. Bu arada tesadüf olmuş yakın zamanda Harper Lee'nin ikinci kitabı basılacak deniyor, bu kitaptan da önce yazıp basmaktan vazgeçtiği bir kitapmış.
http://hosted.ap.org/dynamic/stories/U/US_BOOKS_HARPER_LEE?SITE=AP&SECTION=HOME&TEMPLATE=DEFAULT