Pazartesi, Şubat 22

Ekran Eğlencesi



Takım tutmuyorsanız veya tuttuğunuz takımın kazanması-başarılı olması sizin için o kadar önemli değilse, Süper Lig’den daha eğlenceli bir lig bulabileceğinizi sanmıyorum.

Dün yaşananları kendilerine bir haksızlık olarak hissedenler, kendilerine daha önce yapılmış olan haksızlığın yanında hiçbir şey olarak görenler, ‘Artık bu lig izlenmez’ diyenler, yaşananların bir milat olacağını zannedenler, çok fazla tantana koptuğunu iddia edip pozisyonları değerlendirenler gerçekten bu ligden keyif alamaz.

Gerçi zaten buralardan bir lig övgüsü de çıkmaz. Yani aslında Süper Lig’in artılarını  sıralamak istersek zorlanmayız da buradan yürümeye gerek yok. Fakat yine de uzaktan bakınca, bir takımın neferi olmaktan vazgeçince veya kültür birikimini koruma sorumluluğunu bir kenarda bırakınca çok keyifli akşamlar vaat ediyor.

Salih’in hakeme kart göstermesi başlı başına bir olay, üstelik 'çık' işareti yaparak. Şimdiden ikonik bir simgeye dönüştü. İleride birçok goygoyun merkezinde yer alacak, uzun yıllar unutulmayacak. Trabzonspor’un protesto kokan santrası, Yusuf Erdoğan’ın maçın son anlarında rakibe pres yapmasının ardından kendi arkadaşlarıyla kavga etmesi... Eskişehirsporlu yedek oyuncuların Kasımpaşa taraftarı ile kavga etmek için tribüne çıktığı günün ertesinde yaşandı bunlar. Robin van Persie – Vitor Pereira arasındaki gerginlik bile bir Brezilya dizisi kıvamında ilerliyor. Tutkunun ve duygusal hezeyanlarının bu kadar yükseklerde olduğu başka bir lig olduğunu sanmıyorum. En azından Avrupa’da yoktur. Belki Arjantin, Kolombiya falan da böyledir. Zaten orada buna benzer maçlar olsaydı insanların ‘’Ulan keşke orada bir maç izlesek’’ hezeyanları kabarırdı. Şimdi ise maçın adı Süper Lig’in altında yazında ‘Bu lig izlenmez’e dönüşüyor.  

İşin aslı gerçekten de izlenmiyor. Tribünler boş. Kimse maça gitmiyor. Kim inanmadığı bir şeyi izlemek ister ki? Bir maç dışında hayatında yakından bakacak bir şey bulamayanlar ve kendini bir takımın neferi olarak adlandıranlar dışında… Kimse maça gitmiyor. Fakat herkesin konu hakkında yorumu var. Çünkü insanlar yine de göz ucuyla da olsa her şeyi izliyor. İnanmıyor veya inanıyor. Hararetle ilgileniyor veya anında unutuyor. Fakat herkesin konu hakkında o anda bir bilgisi, ilgisi ve yorumu var. Oysa tüm bunlar yaşanırken, tüm cümleler birbirine karışmışken stada gelen yok. Çünkü bu çok iyi bir televizyon şovu. Bu çılgın eğlencenin ardından Roma –Palermo maçını veya öncesinde Malaga - Real Madrid karşılaşmasını kanepede yatarak izleme imkanı varken neden, pahalı biletleri cebine yükletip, uzun bir yolun ardından inanmadığın bir şeye izlemeye gidesin ki?

Bu yazı ne ironi ne de eleştiri içeriyor. Yıllardır olan biten her şeyin ardından oluşan sahne, yaşanılması gereken bu. Şikayetçi olmak yersiz çünkü faydası yok. Futbol ailesi bu durumdan hoşnut. O zaman neden bizde bundan keyif almaya bakmayalım. Kendimizi yıpratmadan, kimsenin askeri olmadan, paramızı kaptırmadan. Benim şu an yaptığım bu. Tempo düşer de sıkılmaya başlarsam, kanal değiştirebilirim. Kumanda elimde, internet de var. En kötü Premier Lig’i izlerim. Veya sokağa çıkar kendi topumu oynarım. Bir şeyı körü körüne savunmak veya sonuna kadar karşısında olmak çok yorucu gelmiyor mu artık?

Hiç yorum yok: