Çarşamba, Nisan 21

Cafe Society


Woody Allen filmlerine ısınamadığımı bu blogu yakından takip edenler iyi bilir. Buna rağmen izlemekten de geri kalmıyorum. Son dönem filmlerinden Cafe Society de listeye dahil oldu.

Yine çok farklı cümleler kullanmayacağım. Benim için alışılmış, sürprizsiz bir Allen filmi. Benim beğenmemem haber değeri bile taşımaz. Fakat internet mecralarında gördüğüm, sıkı Allen hayranlarının bile bu filmden hoşlanmadıkları yönündeydi. Açıkçası bu konuda da biraz haksızlık yapıldığını düşünebilirim.

Filmin baş rollerini paylaşan ikiliye; Jesse Eisenberg ve Kristen Stewart'ın sinemaseverler tarafından antipatik bulunduğunu gördüm. Bu da katılmadığım bir görüş. Stewart'ı belki anlayabiliyorum ama Eisenberg'e şaşırdım. Bu çocuğun boş filmi; veya güç katmadığı film yok. Yine kendisini görmekten keyif aldım. Yan rol olduğu için biraz süresi az olsa da Steve Carell da filme renk katmıştı. Bu ikili filmden az da olsa keyif almamı sağladı. Carell'ın yerine ilk düşünülen isim Bruce Willis olmuş ama  günün sonunda eğrisi doğrusuna denk gelmiş.

Zaten haksızlık etmeyeyim, Allen filmleri 'izlenmeyecek kadar kötü' sınıfında değil. Yani sadece oyuncu gücü ile ayakta kaldığını söyleyemem. Fakat diyaloglara ve mekanlara (hatta sadece New York'a) çok fazla yük bindiriyor. Hatta beni biraz yoruyor. Filmi izledikten sonra bir süre geçince,  aklımda izlediklerime dair pek bir şey kalmıyor. Bu da filmleri birbirinden ayırmamı engelliyor.

Bu sefer değişik bir iklim ve zaman dilimi ile beraber yeni bir şehir gördük. Hikayemiz ABD'nin batısında başladı ama sonra yine New York'a döndük. Fakat adamın hakkını verelim; şehri çok iyi kullanıyor. O konu olukça etkileyici. Ve konu ve işleyiş biraz daha farklı olduğundan içine girmem daha kolay oldu.

Diğer yandan burada diyaloglar, bir anlatıcı ile destekleniyor ki bu benim çoğu zaman soğuk baktığım bir durumdur. Allen da bir röportajında filmi bir roman gibi kurguladığını söylemiş. Zaten genel olarak filmleri 'okunabilir' yapıtlar oluyor. Bu filmde bunu zirveye çıkardığını hissetmiş herhalde ama aslında diğerlerinden çok da farklı durmuyordu.

Allen'ın son 15 senedeki filmleri arasında en çok sevdiğim Wonder Wheel olmuştu. Cafe Society ondan daha çok eleştirilmiş. Fakat IMDB puanı daha yüksek çıktı. Buna da şaşırdım biraz. Fakat yapacak bir şey yok. Sanırım artık Vicky, Cristina Barcelona'yı izlemenein vakti geldi.

Hiç yorum yok: