Arafilboyu, limanın üst kısmı, Boztepe'nin altıdır. Sotka’da fuar vardı.
Ben orada büyüdüm. Şimdi oradan yol geçiyor. Hem de iki yol birden. O yollar
denizdi eskiden. Kumsal vardı, artık yok. Biz orada oynardık. Evimiz kilisenin
yanındaydı. İki kızkardeşten kalma Rum eviydi. Şimdi yıkıldı. Midye yerdik, denize
girerdik, öyle büyüdük... Fakir bir aileydik ama mahallede zenginler de vardı.
Gelir bizde kalırlardı. Kapılar açıktı o zaman. Hafta sonları biz Görele’ye,
Tirebolu’ya pikniğe giderdik. Aileler, anneler, babalar, kızlar... Deplasmana gitmek gibi bir şeydi
aslında. Tanıdıklar vardı oralarda, ‘’Geliyoruz, sizde kalacağız top
oynayacağız’ diyorduk. Farklı bir dünya vardı. Şimdi yok bunlar.
15 yaşında lisansım çıktı. Küçük bir kaleciydim. Kendi grubumda forvetim
ama büyüklerin yanında kaleye geçiyorum. İkisinin de bakışı farklı. Hayata bakışın da değişiyor; büyüklerle
ilişkin farklı, gençlerle farklı. Yönetenle ve yönetilenle ilişkilerini
geliştiriyorsun. Kaba da olsa bir şeyler öğreniyorsun.
Amatör takımdaydım, 50 lira prim verdiler. Ben de gidip babama verdim. O
günden sonra eve para veren kişiydim artık. Aile reisi gibi oldum. Mahalle
arasında takım yapan da bendim. O nedenle liderlik kendiliğinden geldi, takım
kaptanı oldum. Sorumluluk alınca öne çıkıyorsun. Öne çıkınca da kendine göre hayat çiziyorsun. Bunu okulu yok ama hayatın kendisi sana dersler
veriyor. Futbolun bana en büyük katkısı bu oldu. Yoksa oynuyorsun, zaman geçirip,
enerjini atıyorsun.
Şenol Güneş
3 yorum:
Hacı benim en beğendiğim iki Türk teknik direktörler: Şenol Güneş ve Hamza Hamzaoğlu. Sen bir futbol takımı patronu olsan takımını hangisine emanet ederdin?
Hamza Hamzaoğlu
Hamza hocaya yapılan puştluktan sonra galatasarayı tutmam mümkün değildir. Bu sayede hayatımdan gsyi çıkarınca futbol gibi boş bi uğraş da tamamem silinecektir benim için. TEŞEKKÜRLER PAPYONLULAR!
Yorum Gönder