Perşembe, Kasım 12

Çocukluk




Arafilboyu, limanın üst kısmı, Boztepe'nin altıdır. Sotka’da fuar vardı. Ben orada büyüdüm. Şimdi oradan yol geçiyor. Hem de iki yol birden. O yollar denizdi eskiden. Kumsal vardı, artık yok. Biz orada oynardık. Evimiz kilisenin yanındaydı. İki kızkardeşten kalma Rum eviydi. Şimdi yıkıldı. Midye yerdik, denize girerdik, öyle büyüdük... Fakir bir aileydik ama mahallede zenginler de vardı. Gelir bizde kalırlardı. Kapılar açıktı o zaman. Hafta sonları biz Görele’ye, Tirebolu’ya pikniğe giderdik. Aileler, anneler, babalar, kızlar... Deplasmana gitmek gibi bir şeydi aslında. Tanıdıklar vardı oralarda, ‘’Geliyoruz, sizde kalacağız top oynayacağız’ diyorduk. Farklı bir dünya vardı. Şimdi yok bunlar.

15 yaşında lisansım çıktı. Küçük bir kaleciydim. Kendi grubumda forvetim ama büyüklerin yanında kaleye geçiyorum. İkisinin de bakışı farklı. Hayata bakışın da değişiyor; büyüklerle ilişkin farklı, gençlerle farklı. Yönetenle ve yönetilenle ilişkilerini geliştiriyorsun. Kaba da olsa bir şeyler öğreniyorsun. 


Amatör takımdaydım, 50 lira prim verdiler. Ben de gidip babama verdim. O günden sonra eve para veren kişiydim artık. Aile reisi gibi oldum. Mahalle arasında takım yapan da bendim. O nedenle liderlik kendiliğinden geldi, takım kaptanı oldum. Sorumluluk alınca öne çıkıyorsun. Öne çıkınca da kendine göre hayat çiziyorsun. Bunu okulu yok ama hayatın kendisi sana dersler veriyor. Futbolun bana en büyük katkısı bu oldu. Yoksa oynuyorsun, zaman geçirip, enerjini atıyorsun.


Şenol Güneş 

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Hacı benim en beğendiğim iki Türk teknik direktörler: Şenol Güneş ve Hamza Hamzaoğlu. Sen bir futbol takımı patronu olsan takımını hangisine emanet ederdin?

kutay dedi ki...

Hamza Hamzaoğlu

Adsız dedi ki...

Hamza hocaya yapılan puştluktan sonra galatasarayı tutmam mümkün değildir. Bu sayede hayatımdan gsyi çıkarınca futbol gibi boş bi uğraş da tamamem silinecektir benim için. TEŞEKKÜRLER PAPYONLULAR!