Dört sene önce Londra'da düzenlenen olimpiyat oyunlarının büyük kısmını televizyondan izlemiştim. O gün Türkiye'de iki kanal yayın yapıyordu. Tercihim daha çok TRT olmuştu. Olimpiyat algısına uzak biriydim ve izlediğim şeyden keyif almıştım.
Tam o günler sosyal medyanın zirve yaptığı dönemdi. Sosyal medya; yaptığı eylemden veya içinde bulunduğu ortamdan keyif almaya çalışan bireyin tutunmakta zorlandığı bir mecra. Ne kadar çok ahkam kesip, ne kadar çok eleştiri sıralarsanız o kadar varsınız. Ama eleştireceğiniz tarafı iyi seçmeniz lazım. Kendi ayağınıza da sıkmamanız lazım.
O günlerde de bu gazla hareket edildi ve TRT inanılmaz eleştiriler aldı. Muhakkak eksikleri vardı. Ama hoşnutsuz olmayı maharet sayan bir kitle o kadar geniş bir alana yayılmıştı ki, eksiklerden bahsetmek oyunların önüne bile geçmişti. Ki bu kısım sadece TRT özelinde de değildi. İnsanlar aklına gelen her yere bir laf yetiştiriyordu. TRT ise devlet kanalı olması sebebiyle, daha kolay bir hedefti. "Beceremiyorsanız yayınlamayın kardeşim", "Bizim vergilerimizle aldığınız yayın hakkını böyle mi harcıyorsunuz" diyenler adeta birbirleriyle yarışıyordu.
Aradan dört sene geçti. Bugün oyunlar bir daha dünyanın gözü önünde olacak.... Şu ana kadar gelinen noktada; oyunları Türkiye'de yayınlayan bir kanal yok. Belki bir son dakika mucizesi olabilir.
TRT, "Beceremiyorsanız yayınlamayın" diyenleri çok dikkate almamıştır ama sonuç olarak yayınlamama kararı verdi. Fakat şu an yine sosyal medyada TRT eleştirileri revaçta. Ülkede onlarca kanal var ama olimpiyat yayınlamadığı için ihaleyi elinde bulan yine TRT oldu! İnsanların TRT'den beklentisi olması normal, ben de isterdim ama durumun asıl noktası farklı bir savaş. Şu an ülkede yaşanan ayrımın getirdiği bir nokta....
TRT oyunları yayınladığında TRT'yi izlemeyen veya TRT yayınlarını küçümseyen ahali; sonuçtan memnun değil. Eleştiriler gırla. Arada Fotomaç bile nasibini almış. Sık sık gezen bir manşet var sosyal medyada,, Onu paylaşıp "Ülke sporunun hali" diyorlar. 2008 yılında tam olimpiyatın bittiği gün Süper Lig'in başlamasına atıfta bulunan gazetenin manşetinden çıkarımlar almış ilerlemiş. Emre Mor ile Burak Yılmaz'ın sevincinden sosyolojik analizler çıkaranlar yine mesai başında. Bir önceki paragrafta bahsettiğimiz ayrımın bir örneği daha.. Tarafınızı iyi seçmelisiniz, yoksa kendi ayağınıza sıkarsınız!
Kendi açımdan şunu diyebilirim sadece; keşke TRT yayınlasaydı. 2012'de izlediğim oyunları çok sevmiştim ve yeniden aynı heyecanı yaşamak isterdim. Bir kanal verse hoş olabilirdi. Fakat sene 2016 ve teknoloji oldukça ilerledi. Eğer, spor kültürü ve olimpiyat ateşi içinizdeyse Youtube'dan da çok rahat bir şekilde izleyebilirsiniz. Hemen herkesin spotify listeleri paylaştığı bir yerdeyiz., Teknolojiyle aramız çok iyi. Hatta ve hatta en önemli paylaşımlardan birisi eylül ve mayıs aylarına denk geliyor. "Ben Türk spikerlerden maç izlemiyorum, bir tane link sitem var bütün Avrupa maçlarını oradan izliyorum" cümleleri taslaklarda duruyor. Sahi; Avrupa'da adı üç gün önce duyulan her futbolcuyu "Abi ben onun maçlarının internetten izledim yıllardır" diyenler çoğunlukta değil miydi? Demek ki Olimpiyat da çok uzağımızda değildir.
Ben özellikle Türk sporcularının maçları için youtube'u açabilirim. Nur Tatar, Dilara Lokmanhekim; hatta Rıza Kayaalp bile!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder