Perşembe, Kasım 2

Balık



Derviş Zaim değişik adam. İzlemesi ilk etapta zor ama alışınca da, filme girince de etkilenmemek mümkün değil. Son filmi (2014) Balık da aynıymış. Bilmeden izleyince dahi, filmin Derviş Zaim'e olduğunu tahmin etmek çok mümkündü.

Vurucu 80 dakikanın en büyük hayal kırıklığı Sanem Çelik. Kariyerinde sadece bir sinema filmi olan Çelik'ten (O da Zaim'in bir diğer filmi Filler ve Çimen'di) nedense çok büyük bir oyunculuk beklemiştim ama herhalde yılların dizi oyuncusu olmasından dolayı olsa gerek filme, sinemaya girememiş. Kendisi Los Angeles'tan sırf bu film için gelmişti. Çok hevesle geleceğini sanıyordum ama o coşkuyu yansıtamadı. Canı sağolsun, filme çok zarar vermedi yine de... Daha önce sinemada hiç başrol almamış Bülent İnal'dan ise çok büyük beklentim yoktu. Hatta kendisini kadroda görünce şaşırdım da.. Fakat belki de o yüzden kendisini sevdim. Zaten geçmiş yıllarda oynadığı dizilerde de sıcak yaklaşırdım, fakat Abdülhamit olduğundan beri terazinin diğer tarafında...

Neyse; filme dönersek, ortaya çıkan ürünün yıldızı ne İnal ne Çelik, hatta ne de Zaim... 14 yaşındaki Myraslava Kostyeva Akay, neredeyse hiç konuşmadan şov yapıyor. İnsan onu görünce kendisini Kaya (Bülent İnal) karakteri yerine koymakta zorlanmıyor. Filmi ve Akay'ın karakterini izlerken insan kendini vicdani hesaplaşmalar içinde buluyor. "Ben olsam ne yapardım" sorusu kesinlikle soruluyor ama sevgi, muhtaçlık, zorluk, yokluk gibi hissiyatlar o sorunun çok kısa sorulmasına neden oluyor. Cevap bir anda geliyor ama bir anda öteleniyor. Çünkü insanı rahatsız eden bir cevap geliyor. Sonrasında da filmin sonu geliyor. İnsanın içi bir kez daha parçalanıyor. 

Filmin konusu, ülkenin gündemine çok uygun. İlginçtir, Zaim'in hâlâ izlemediğim bir diğer filmi Devir; 2013 yılının 31 Mayıs günü gösterime girmişti. Ülke tarihinin en önemli günlerinden biriydi ve o hafta her şey doğaya verilen zararla başlamıştı. 2014 yapımı Balık da esasında bu konuya değiniyor. Zaim'i birçok yönetmen ayıran özelliği; derdini mesaj kaygısı gütmeden, slogan cümleler kullanmadan, popülist davranmadan, hatta hiç hissettirmeden anlatmasıdır... 2014 yılında; kutuplar bu kadar keskinleşmişken konuya bu kadar basit ve vurucu bir şekilde değinmek çok büyük maharet. 

Sonuç olarak, IMDB puanına aldanmadan izlenmeyi hak eden bir film.

Hiç yorum yok: