Pazartesi, Mart 30

My Dinner with Hervé


Biraz yavaş temposu ve karanlık sahneleri nedeniyle uykulu bir halde izlendiğinde seyirciyi zorlayabilecek bir film. Fakat bu dertleri atlattığınızda oldukça kaliteli bir işi karşınızda buluyorsunuz.

Esasında izlemeden önce ben de çok keyif alacağımı düşünmüyordum. Çok beklentim yoktu. Herve Villechaize'in kim olduğunu bile bilmiyordum. Oysa Amerikan popüler kültüründe kendi has bir yere sahip olan meşhurlardan biriymiş. Filme izleyen kadar bilgim yoktu. Fakat ilginç bir hikayesi olduğunu görmüş oldum. O hikayeyi gün yüzüne çıkaran ise Sacha Gervasi. Kendisi filmin hem senaristi hem de yönetmeni. Fakat asıl önemlisi; Herve ile tanışan ve onun hayat öyküsüne inebilen biri. Gervasi, öyküyü sinemaya aktarırken kendisi yerine Danny Tate isimli bir karakter yaratıyor. O karakteri de Fifty Shades of Grey'de tanıdığımız Jamie Dornan'a teslim ediyor. 

Dornan, kariyerinin referans filmi nedeniyle çok sempatiyle baktığımız bir aktör değil ama bu filmde fena iş çıkarmıyor. Yine de My Dinner with Hervé bir tek kişilik şova sahip ve o şovun yıldızı da Peter Dinklage. Dinklage'i ilk olarak yıllar önce Nip Tuck'ta izlemiştim. Ondan sonra çeşitli yapımlarda yer aldı ve ünü arttıkça arttı. Fakat bende hiçbir zaman Marlowe Sawyer karakteri kadar heyecan uyandırmadı. İşte burada o günleri aratmadı. Belki de Dinklage, kendi kariyeri ve hayatı ile Herve arasında bir bağ kurdu, benzerlikler yakaladı. Bu da ortaya muhteşem bir işin ortaya çıkmasına neden oldu. Hatta sesiyle, tavırlarıyla Javier Bardem'i bile andırdığını söyleyebilirim.

Gervasi, elindeki biyografik öyküyü çok iyi bir kurguya dönüştürüyor. Ömründe geçirdiği bir geceden, koca bir hayatı ve kariyeri anlıyor, ardından da bunu bir filme döküyor. Ayrıca elindeki oyuncularından çok iyi faydalanıyor. Son sahnede Bittersweet Symphony ile de son noktayı koyuyor.

İzlenmeye değer bir film.

Hiç yorum yok: