Salı, Şubat 16

Kuzeyin Güzel Ligi Eliteserien


Yaklaşık 1.5 ay önce sona eren Norveç Ligi'nin kısa bir değerlendirmesini yapalım. Bu tip yazılar için çok geç kalıyoruz, farkındayım ama anca zaman bulabiliyoruz. Belarus için de aynısı olmuştu.

Geç kalmak, bir yandan da üzücü oluyor. Zira mesela bu yazının bir noktasında Zymer Bytyqi'den bahsedecektim ama çocuk Konyaspor'a gelince zaten herkes bir miktar izlemiş oldu. Blogun fark yaratma özelliğine vurulan bir darbe oldu. Gerçi Bytyqi de nedense yedek kulübesine hapsoldu. Ne İsmail Kartal ne de İlhan Palut'un gözüne giremedi. Bakalım, sezon onun için halen devam ediyor.

Öte yandan bir ara Norveç Ligi - Türkiye Ligi hattında gidip gelenleri bir irdelemek lazım. Orada inanılmaz bir pazar var. Değerlendirilmesi gerek ve aslında değerlendiriliyor da. Bu sezonun tamamında Norveç Ligi'ni yakından izlediğim için eminim ki birçok futbolcu burada rahatlıkla oynar. Zira bizim ligin kalitesi öyle bir düştü ki; Norveç Ligi gibi vasat ligler gözümüze 'sağlam' gözüküyor. Ben, bu sezon izlerken Süper Lig'e kıyasla oradan daha çok keyif aldım.

Tabi bu ligin en büyük eksiği kalite. Kaliteli oyuncu sayısı çok az. Kalitesini belli eden de hemen gidiyor zaten. Bodo Glimt'ten Jens Hauge, bu senenin Avrupa'ya hediyesiydi. 21 yaşındaki oyuncu 18 maçta 14 gol atıp 9 asist yapınca hemen Milan'a transfer oldu. Tabi Bodo Glimt'in oynadığı futbolun da bunda payı büyüktü. İnanılmaz hücumcu bir takımdı. Şampiyonluğu çok erkenden garantilediler, sezonu da 103 golle tamamladılar. Hauge gittikten sonra; sezonun gol kralı Kasper Junker, bir dönem Fenerbahçe'nin gündemine giren Philip Zinckernagel ve Ulrik Saltnes gibi isimler gollerine devam ettiler. Devamlı attılar. Skor katkısı çok düşük kalan Patrick Berg ise bu takımın gizli kahramanıydı. Orta sahayı tek başına toparladı ve dizayn etti. Bodo maçlarını izlemek büyük keyifti. Böylece tarihlerinin ilk şampiyonluklarını ve 1993'ten sonra ilk kupalarını kazandılar.

Büyükler ise nal topladı. Molde dağınık bir haldeydi. Sezonun yarısında fena dağıldı, Bodo'nun gerisinde kalınca da erken havlu atmış oldu. Rosenborg her zaman olduğu gibi yine sezona kötü başladı. Diğerlerine avans verdiğini düşündük ama bu sefer farkı kapatamadı. Çok da iyi bir kadrosu yoktu açıkçası. Deplasmanlarda çok zorlandı. Gol atmakta çok sıkıntı çekti. Valerenga ise ikinci yarıda biraz toparlasa da sezona kötü başlamanın cezasını çekti. Açıkçası Bodo da farkı çok erkenden açınca (sezon boyunca sadece 1 kez -21. haftada- yenildi, ilk puan kaybını da 11. haftada yaşadı) şampiyonluk yarışı önemini kaybetti.

Hal böyle olunca; diğer takımlara ve öne çıkan futbolculara göz atmak daha anlamlı oldu. İşte bu anlamda benim en çok hoşuma giden takım Viking'di. Sezon başında çok fazla sakat oyuncuları vardı. O nedenle iyi bir giriş yapamadılar. İlk sekiz haftada sadece bir kez kazandılar. Fakat ilerleyen haftalarda düzeleceklerini tahmin ediyordum. Çünkü geçen sezon da iyi top oynuyorlardı. Bu sezonun ortasından sonra da keyif vermeye devam ettiler. Zymer Bytyqi 10 gol 7 asistlik performansıyla öne çıkan isimlerden biri olsa da bu takımda benim adamım Veton Bersiha'ydı. 16 gol 5 asistle sezonu tamamladı. Hücumda her şeyi yapabilen ender adamlardan. Gol, şut, çalım, orta, asist.. Ne ararsan var. Aslında Bytyqi de öyle ama Bersiha bir seviye daha üstü. Zaten Norveç Ligi'nde has Norveçliler fizikleriyle öne çıkınca, teknik kaliteyi sahaya koyan göçmen çocukları oluyor. Özellikle de Balkan göçmenleri..

Bir başka göçmen Norveçli Amahl Pellegrino da öne çıkan isimlerdendi ama ben kendisini çok beğenmedim. Gerçi Kristiansund gibi bir takımda 25 gol atmak kolay değil. Takımın tüm sezon boyunca 57 gol attığını düşününce, onun değeri daha da artıyor. Fakat gollerinin önemli bir kısmının penaltıdan olduğunu da unutmamak lazım. Savunmasının arkasına koşuları ile çok tehlike yaratan bir forvet. Gol krallığında ikinci olsa da son vuruşları yetersiz gibiydi. Bir de maç içinde kopmalarını çok fazla gördük. Bu arada Pellegrino kendi ülkesinin milli takımını seçseydi Samatta ile ilginç bir ikili olabilirdi. 

Trondheim doğumlu Kongo asıllı Mushaga Bakenga da bir diğer göçmen. O da Odds forması altında 15 gole imza attı. Bakega'yı beğenirim ama Odds takım olarak dikkat çekiciydi. Ligin en sağlam takımlarından biriydi. Çok sistemli, çok disiplinli bir takımdı. Fakat sezonun ortasında oynadıkları Haugesund maçından sonra dağıldılar. Sezonun benim için en akılda kalıcı maçlarından biriydi. Odds deplasmanda 4-1 öndeydi. 87. dakikaya da bu skorla girdiler. Fakat mücadele 4-4 sona erdi. Ertesi hafta şoktan çıkamamış olacaklar ki Rosenborg'dan da 4 gol yediler. Devamındaki 10 maçın  sadece ikisini kazanabildiler. O haftaya kadar ilk üç için iddialı olan takım, sezonu yedinci sırada bitirdi.

Öte yandan Odds takımında en hoşuma giden adam 36 yaşındaki bek Espen Ruud'du. Savunmada sağlam, hücumda müthiş; tam bir modern bek. Çok üst düzey takımlarda oynamadı ama kendisini Norveç Milli Takımı'ndan hatırlayanlar olacaktır. 

Biraz da Valerenga'dan da bahsedelim. Zira onlar da sezonun ikinci yarısında keyif veren bir futbol oynadılar. Bundaki en önemli paylardan biri de Vidar Kjartansson'a ait. Geçen sezon Süper Lig'de Yeni Malatyaspor forması giyen ve sadece iki kez ilk 11'de başlayan İzlandalı, Valerenga'da yarım devrede 9 gol attı. Kaçırdığı penaltılar olmasa rakam artardı. İzlandalı adamı Malatya'ya getirince böyle oluyor demek ki...

Haugesund'dan 20 yaşındaki orta saha oyuncusu Kristoffer Velde de gelecek dönemlerde dikkat çekebilir. Bir de Mjondalen'in İranlı kalecisi Sosha Makani de sezonun dikkat çeken isimlerindendi. Küme düşme hattında yer alan ve güç bela ligde kalan takımın canını kurtaran isimdi.

Yeni sezonu merakla bekliyoruz. Kış bitince, karlar eriyince cemre düşer. Bu sene Start ve Aalesund aramızda olamayacak. İki takım da zaman zaman keyifli futbol oynadılar oysa. Özellikle Aalesund, mahalle futbolu oynar gibiydi. Herhangi bir taktiğe sadık kalmadan, sadece keyif almak için oynuyor gibiydiler. Bu nedenle 30 maçta 85 gol yediler. Fakat sezonun başında gol atma konusunda da başarılıydılar. Takımın 11 gol atan oyuncusu Holmbert Fridjonsson da Brescia'ya transfer oldu.

Tromsö ve Lillestrom ise yeniden ligde olacaklar. 2019'da beraber düşmüşlerdi, 2020'de beraber çıktılar. Asansörlerin performansını da merakla bekliyoruz.


Hiç yorum yok: