Güney Kore bir kez daha bizi şaşırtmadı.
Konusu itibariyle biraz Çin ve Japonya işlerini andırsa da (geleneksel eski zaman saray entrikaları), anlatım tarzı ve heyecanıyla Güney Kore olduğunu belli ediyor.
Etkileyici bir konumuz var. Kral baba ile prens oğul arasında yaşanan kuşak çatışması sarayda ve ailede krizlere neden oluyor. Bir imparatorluğun sarayında geçmesine rağmen hem modern zamana hem de her sınıftan aileye uyarlanabilecek bir öykü.
Kral Yeongjo güçlü ve kudretli bir adamdır. Artık yaşlanmıştır ve yerini oğlu Sado'ya bırakacaktır. Fakat Sado kendisi gibi değildir. Babaya göre oğul, kendisi kadar güçlü olmadığı için güvensizdir. Oğul ise kendi tarzıyla yaşamak ve yönetmek istemektedir. Çatışma başlar ve film devam eder.
İşin ilginç kısmı yaşanmış bir hikaye olması. Fakat internetteki kısa araştırmamda ne olayın kendisi ne de film hakkında çok fazla bilgi bulamadığım için öğrendiklerim biraz sınırlı kaldı. Bu arada film 2015 yılında Güney Kore'nin Oscar adayıydı ama kısa listeye kalamadı. Yine de o senenin en iyi Kore filmi olmasıyla sebebiyle daha popüler olmasını beklerdim.
Oğul Sado'ya can veren Yoo Ah-In'in bir-iki sahnesi hem gerçek hikayeye hem de filme çok büyük ilgi katıyor. Bunlardan biri kafasını üst üste yere vurduğu sahneydi. Bu sayede filmin hemen başında 'isyankâr' bir şey izleyeceğinizi anlıyorsunuz. Daha sonra okuduklarıma göre oyuncu bu sahnede dublör veya bilgisayar kullanmamış. Kafasını geçekten yere vurmuş. Etkileyici..
Müzikler çok gaz verici. Sık sık mantra dinliyoruz. Konuya, filme, atmosfere, gerilime ekstra bir güç katmış. Mesela bu benim için çok akılda kalıcıydı.
Çoğu tarihi Asya filminde olduğu gibi yine mutlu bir son olmuyor. Üzülüyoruz, duygulanıyoruz ama kaliteli bir film izlediğimiz için memnunuz. Puan kırabileceğimiz ya da 'üst düzey' klasmana girmesini engelleyen (belki de Oscar adayı olmasını da engellemiştir) sonunun çok uzaması ve artık bir yerden sonra izleyicinin sıkılmaya başlaması olabilir. Yine de iyi film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder