Bu hafta, Avrupa’da ülkemizi temsil eden dört takımın oynayacağı maçlar ertelendi. Çok ilginç bir şekilde, bu karar kamuoyundan büyük bir alkış aldı. Karar henüz açıklanmadan önce basına sızmıştı zaten. O esnada kendi aramızda, “Bu saçma kararı kim sundu” acaba diye tartışırken, Uğur Meleke gibi birkaç kişi “Bu öneriyi haftalar önce ilk ben yazdım” bile dedi. O kadar büyük bir sevinçle karşılandı ki yani, herkes kararın altında bir imzası olduğundan bahsetti.
Oysa bundan birkaç sene önce, Avrupa kupaları için maç ertelemeler büyük bir günah olarak sunuluyordu. Maçı ertelenen takımın kollandığı düşüncesi genel bir kabuldü. Sırf bu yüzden, uzun süre maç ertelenmesi olmadı.
Türkçe’yi yeni öğrenen yabancı arkadaşlarınıza veya konuşmaya başlayan çocuklarınıza “Eyyam” kelimesinin anlamını anlatmak çok zor olabilir. Neyse ki Türk futbolu bu konuda yardımınıza her zaman yetişir. Her defasında kelimenin hakkını veren güçlü örnekler çıkarıyor karşımıza. Böylece bu ay içinde de imdadımıza yetişti.
Bu tip ciddi kararların günlük alınması her zaman sıkıntıdır. Yıllardır bu alışkanlıktan vazgeçemedik. Kararın doğruluğu, faydası önceliğimiz olmuyor. Bir ilke üzerinden karar alınmıyor. Önce şartlara bakılır, şartlar uygunsa karar alınır.
Yani ülkemizi Avrupa’da temsil eden dört takımın da mücadelesine devam etmesi, kararın alınmasında önemliydi. Bu takımlardan biri, önceki turlarda elenmiş olsaydı bu karar alınmazdı. Hatta lobisi daha zayıf Adana Demirspor da elenmiş olsaydı bu karar alınmazdı.
Oysa mesela sezon başında böyle bir karar alınabileceği vurgulansa, o zaman içimiz daha rahat olurdu. Fakat işlerin bu noktaya geleceğini kimse ön görmemiş demek ki?
Üstelik neden bu sezon böyle bir karar alındı ki? Ülke puanının çok değerli olduğu vurgusu yapılıyor da önceki sezonlarda değil miydi? Trabzonspor, geçen sezon son yılların ön eleme oynamak zorunda kalan ilk şampiyonu oldu. Yıllardır şampiyonumuz ön eleme oynamadan gruplara kalıyordu. Geçen sezon böyle bir durum varken neden Trabzonspor için aynı karar alınmadı? Geçen sezon ülke puanımız çok mu yüksekti de şimdi çok kıymetli hale geldi.
Trabzonspor, iki Kopenhag maçı arasında Antalyaspor deplasmanına gitti ve beş gol yedi. O beş golün yarattığı yıkımla çıktığı Kopenhag maçında bir gol atsa maçı uzatmaya götürecekti, ama 90 dakika 0-0 sona erdi. Üstelik bir de bu sezonun başında oynamayan Süper Kupa maçına çıkmışlardı. O maçta da Hamsik sakatlanmıştı. Şimdi o Trabzonspor – Kopenhag eşleşmesini, mesela bu seneki Fenerbahçe – Twente eşleşmesinden daha önemsiz kılan nedir?
Rakiplerimizin, Portekiz, Belçika, Norveç, Hollanda gibi ülkelerin bu tip kararlar alındığından bahsediliyor. Doğru da. Fakat zaten bu ülkeler bu ertelemeleri sık sık yapıyor. Hatta ne zaman yapacakları haftalar öncesinden belirleniyor. Biz ise kararı bir anda ve duruma göre bakarak alıyoruz. Sezon başında; fikstür çekildiğinde, “sezonun üçüncü haftasında Avrupa’da devam eden takımları maçları ertelenecek” denilebilirdi mesela. Ne beklendi ki? Cevap belli. Yukarıda bahsettik neyi beklediklerinden…
Türk futbolu, kendi ayaklarının altına dinamit koymayı çok seviyor. Gereksiz gündemlerle başını ağrıtmak, polemikler yaratmak ve onları çözememek en büyük hobimiz. Bu hafta da o hobiye alet olduk.
Gelen her yeni sezonda; bir zamanlar tüm vasatlığına rağmen katlanarak sevdiğimiz ligimizden uzaklaşıyoruz. Biz uzaklaşıyorsak, bu ligle yeni yeni tanışan genç kuşaklar nasıl bağlanacak merak ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder