Selçuk Yula'yı son 10 yılda sevmek mümkün değildi. Buraya gerçek hisler dışındaki cümleleri yazmak şık olmaz. Ekranda konuşurken veya gazetedeki yazısını okurken tansiyonumuzu çok fırlatmıştır. Kendisinden nefret ettirmiştir, sinirlendirmiştir. Bizim yaşımızdakilerin onunlar ilişkisi böyleydi. O bir şey söyler, o bir şey yazar biz de ona tepki verirdik.
Bizden öncekiler ise onun gollerini izlediler. Biz onu daha farklı tanıdık ve o yüzden pek sevemedik. Ama ölüm gelince bütün kavgalar, çekişmeler, hırslar sona erer, sona ermeli.
Selçuk Yula güzellemesi de yapacak değilim. Sevilmesinin en büyük nedeni olan futbolculuğunu izlemedim. Biraz Sarıyer dönemini hatırlıyorum. Daha sonra Galatasaray'a gelmiş ama hiç fark etmemiştim. Süper Baba'da oynadığı bölümlerle çok sevmiştim. Zafere Kaçış'taki Pele gibiydi Çengelköy'de... Daha sonra, nasıl olduysa o temiz mahallenin fedakar futbolcusu, mahalleden ayrılıp, çirkin ve nefret dolu "futbol ailesi"ne katıldı.
Bugün sosyal medyada ona küfürler ediliyor. Yanlış yapıyorlar bana göre ama onlara laf anlatmak durumunda değilim. Onların her şeyin en iyisini bilen kuşağın neferleri. Savaşı sürdürmeyi erdem sanıyorlar. Belki de bilerek yapıyorlar. Bilerek böyle konuşuyorlar... Böyle cümleler kullanacaklar ki, ait oldukları camialar tarafından daha çok sevilsinler. Bunları kovalıyorlar. Bunun için ölüye saygı göstermiyorlar. Vefat edenin ailesini ve sevenlerini ciddiye almıyorlar. Hatta belki de kendi ailelerini bile düşünmüyorlar. O kesimi görünce üzülüyorum ama ne yalan söyleyeyim şaşırmıyorum da... Bu ortamın oluşmasında Selçuk Yula'nın da çok payı vardı.
Selçuk Yula öldüğünden beri anılıyor. Ama ne yazdığı yazıları ne yorumlarını hatırlıyoruz. Televizyonlarda, internet sitelerinde varsa yoksa golleri, maçları. Bordeux maçındaki golünde en son andaki vites yükseltmesi üzerine konuşuyoruz. Galatasaray'a transferi. Eski fotoğrafları, maçları... O bir futbolcuydu. Birçok çocuğun isim babası. Hatta belki Selçuk İnan'ın bile. Neden olmasın, İnan, Yula'nın en iyi zamanlarında dünyaya gelmişti. Birçok çocuğun mahalle maçlarındaki idolüymüş. O bir futbolcuydu. Sonra spor yazarı olmayı seçti. Ve çirkinleşen, bizi uzaklaştıran, bizi birbirimize kırdıran ortamın bayrak taşıyan ilk ismi oldu.
Şimdiki futbolculara ders olur mu acaba? Türkiye'nin gelmiş geçmiş en iyi forvetlerinden biri, ölürken bir kesim tarafından kötü hatırlanıyor. Futbolu bıraktıktan sonra çizeceğiniz kariyer çok önemli. O kariyeri sadece kendiniz için değil, aileniz ve sizi sevenler için de çiziyorsunuz.
Ve aslında futbolcuların asıl görevi, bu kalpleri nefretle dolmuş gençlerin içindeki öfkeyi söndürmek olmalı.. Bunu nasıl yapabilirler bilmiyorum ama bunu sadece futbolcular gerçekleştirir. Ne yöneticiler, ne spor yazarları, ne tribün liderleri... Bu oyuna yön verecek ve oyunun güzelliğini koruyacak tek grup futbolculardır... Oyunun gerçek sahipleri, bu oyunu bize tekrar sevdirirlerse, kendileri de herkes tarafından iyi hatırlanacaktır.
SELÇUK YULA'NIN EN GÜZEL MAÇI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder