Salı, Mart 18

En İyi Ben Bilirim


Bir satır bile yazmak istemiyorum aslında. İçimden gelmiyor. Sessiz kalmak lazım bazen. Matemler, yaslar öyle olmalı. Ama es geçemiyorsun olan biteni. Blog tutmak zor işte. Her şeyi yazıp, sonra bir şeyi atlamaya için el vermiyor. Akşam Galatasaray'ın maçı olacak, öbür gün güzel bir film izleyeceğim.... Her şeye devam edeceğim ama hiçbir şey olmamış gibi de devam edemiyor insan. 

Herkes bir şeyler yazıyor sürekli. Saygı duyuyorum, karşı da çıkmıyorum ama anlamıyorum. Nasıl beceriyorsunuz? Niye yazıyorsunuz demiyorum ama nasıl bu kadar mı öfkelisiniz? Nasıl bu kadar mı çok bilginiz var?

Aslında biliyor musunuz en haklı benim. En iyi de ben bilirim. Var mı itirazı olan? Yok sanırım. Ama bazen bildiklerimi söylemek istemiyorum. Belki gerek yoktur. Bazı zamanlarda bir şey söylememem lazımdır belki. Belki o zaman, bu zaman da değildir. Belki ben yanılıyorum. 

Gördünüz mü, en çok bilen adam iki satırda yanıldı. Oluyor bazen. Ya şimdi bir şey dersem ve kötü bir olaya sebep olursam?... Bunun vebalini nasıl öderim. Toplumsal her olaydan kendinize pay çıkarıyor musunuz? Hiç mi çıkarmıyorsunuz? Siz bu toplumdan değil misiniz?

Sıkıldınız mı? Çok sıkıcı zaten. Berbat günler. Babamlar çok anlatırdı böyle günleri. Daha da kötülerini. Çok özlü sözleri vardır ama gerek yok o muhabbetleri buraya dökmeye. Can Bonomo'yu RT edip "duyarlı" sıfatına kasacağıma, babamı dinlerim mesela. O daha tecrübeli. Telefon açar, o anlatır, ben bağlantıyı kurarım.

Berkin'in ve diğerlerinin ve öncekilerinin babaları ne kadar acı çekiyordur. Kendi babama öyle bir şey yaşatmak istemem. Kimsenin babasını öyle görmek istemem. Buna neden olmak da istemem. Bu yüzden yazamıyorum. Korkuyorum yanlış bir şey yazmaktan. Oysa en doğru ben düşünüyorum. En haklı da benim. Nasıl oluyor böyle?

Büyükbabam Deniz Gezmiş'in babası Cemil Gezmiş ile arkadaşmış. Muhabbet ederlermiş 70'lerde... Babamlar o muhabbetlerde konuşulanları dinleye dinleye büyümüşler. Bize de ufak ufak anlattılar. Deniz Gezmiş'in hayat hikayesinden önce babasının acısını öğrendik neredeyse. Belki de o yüzden hiç bir şey yazamamanın nedeni. Hiçbir şey dedik de yine 7-8 paragraf oldu. Toplasan baya 140 karakter ederdi. Olsun zaten blogu da çok okuyan yok, okuyanlar da ikinci paragrafta sıkılır. Çok biliyorsunuz ya, basıp geçersiniz...


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Katılmadığım noktalar var

Ben "herkes çok biliyo" muhabbetine pek katılmıyorum. Malesef Sergen,Ümit Ozat'ların "futboldan gelmeyen futbol yorumlamasın" düşüncesine geliyor. Bu konularla ilgili görüş belirtmek , tweet atmak için ne yapmak geliyor. Siyasi Bilgileri mi bitirmemiz lazım ya da sokakta mı olmamız lazım. Burda takıldım.


İkinci olarak "Babalarımız zamanında çok kötüymüş , kardeş kardeşi vurmuş , aman olaylara karışmayalım" havası sezdim sanki.

Bence yanılıyorsun target blog ve twiti takip eden insanlar bilir ki bu sessizlikte bir şey söylüyordur.