Çarşamba, Ekim 29

Hannibal



Fatih Terim Fiorentina'dan ayrıldıktan sonra Floransa sokaklarında geçen film. Sırf şu haliyle bile çok fazla muhabbet barındırıyor. 

Hannibal efsanesine dair bir şeyler yakaladım mı seviniyorum. Daha çok ufak ufak yazılar okumuştum ama son dönemde filmlerini izledim, diziye hiç başlamadım. Hiçbirinin Kuzuların Sessizliği kadar doyurucu olmadığını düşünüyorum ama o filmi de her yeni kafa açan şeye ilgi duyan çocuk aklımla ve biraz da korkunç Hopkins nedeniyle gözlerimi kapatarak izlemiştim. 

Yine de her şeyin ilki en iyisi değil midir?

Bu 2001'deki film, ne kadar iyi bir emekle kotarıldığını belli etse de doyurucu değil. Macera dozu çok yüksek ama içinde olması gereken felsefe çok kısıtlı. Zeka dozu yüksek olan Kuzuların Sessizliği'nin yanında bu film sadece kan ve vahşet sahneleriyle basit bir şekilde kalıyor. Haliyle yaş büyüdü, o zaman korkan ben artık gözlerimi kapatmadım. Fakat hayal kırıklığı yaşadığım da gerçek.

Keşke Hopkins kabul etmeseydi oynamayı, belki o zaman bu film çekilmezdi. Fakat Juliane Moore'un Jodie Foster'ı aratmadığını da eklemem lazım, zaten Foster'ı sesi dışında çok sevemedim.

Hiç yorum yok: