Çarşamba, Aralık 24

Fair-Play Ama Adil Değil



Beşiktaş - Adana Demirspor maçında Veli'nin başrolünü oynadığı hareket hemen gündeme oturdu. Henüz üzerinden 2 saat geçmedi. Yine de çok konuşuldu. Sıkıcı ve anlamsız Türkiye Kupası formatında böyle bir olay yaşanınca konuşulacak bir şey çıktı. Hemen iki üç satır da buraya yazalım.

Öncelikle, benim derdim "Siz böyle yaptınız, biz böyleyiz" çıkarımları yaparak, diğer insanlara üstünlük kurmak değil. Öyle bir amacım yok. Fakat saha içinden bakınca da olayın iyi niyetli olduğunu görmeme rağmen yanlış sonuç elde edildiğini söylemeliyim.

Yapılan hareket burada. Kırmızı kartlık bir pozisyon. Aslında gariptir, böyle pozisyonlara Türkiye'de kırmızı kart çıkmaz. Özellikle daha zayıf olan takımların oyuncular, güçlü rakiplerini bu tarz müdahalelerle yıldırmaya çalışır fakat hakemler de genel olarak "temas yok" gerekçesiyle bu tip pozisyonlarda kartına başvurmaz. Suat Arslanboğa ilginç bir şekilde kartını çıkardığı gibi, kırmızıyı da gösterdi.

Bu zaten başlı başına bir şaşkınlık vesilesi. Bir hakemin böyle bir pozisyonda kırmızı kart göstermesi aslında sevindiriciydi. Şampiyonluğa oynayan takımların en büyük çilesi artık son buluyor sanmıştık. Derken Veli, Atiba ve diğerleri hakeme itiraz ederek kartın rengin değişmesini istediler. İlginçlikler arka arkaya devam ediyordu. Genelde Beşiktaş gibi takımların oyuncuları, bu tarz hareketler yüzünden çok sıkıntı çeker. Hakemlerin de bu pozisyonlara kartsız yaklaşımları futbolcuları rahatsız eder. Bu sefer kırmızı kart çıktı ama Beşiktaşlı futbolcular yine memnun olmadı. Fair-play kısmını bir kenara bırakıyorum, kırmızı kartın iyi niyetle sarı karta dönüştürüldüğünü görüyorum. Ama sonuç olarak hak yerini bulmamış oldu. Doğru gerçekleşmedi. Beşiktaşlı futbolcular bu hareketi yaparak ilkeleri uğruna maçı kaybetmeyi göze aldıklarını göstermeye çalıştı belki ama ortaya çıkan karar adil değildi. 

Benim şahsi fikrim bu tip pozisyonlarda futbolcuların hakemin işine fazla karışmaması yönünde. Çünkü futbolcular saha içinde çok hızlı hareket edip, çok fazla duruma odaklandıkları için pozisyonları kaçırabilirler. Geçen sene Semih Kaya'nın korneri de benzer bir durumdu. Semih, zaten bir ikili mücadele içindeyken topun tam olarak kimden çıktığını göremeyebilirdi. Hakemin işi zaten onu görmek. Bu pozisyonda da öyle.. Topu kurtarmaya ve sahaya hakim olmaya aynı anda çalışan Veli ve diğer oyuncular o telaş içinde pozisyonu iyi süzemeyebilirler. Zaten hakem o yüzden var. Yine de futbolcuların hakeme yardım etmeye çalışmaları olumlu..

Beşiktaş için bu pozisyon, bu kart, bu maç ve belki de bu turnuva çok önemli değil. O nedenle rakiple maç boyunca 11e11 oynamak istemiş olabilirler. Bu konuda bir sıkıntı yok. Fakat bu sefer de Adana Demirspor'un bir sonraki haftada oynayacağı maçın dengesi değişti. Gerçi statüler o kadar birbirine girdi ki, kırmızı kart gören oyuncu bunu kupada mı yoksa ligde mi çekecek emin değilim. Sonuç olarak haraketi yapan Hakan'ın ceza alması gerekiyordu ama  almayacak ve bir sonraki maçta sahaya çıkabilecek.

Olayın diğer aktörü de hakem. Beşiktaşlı oyuncuların itirazını anında değerlendirip kartın rengini değiştirdi. Kendi kararına körü körüne bağlı olmaması bir açıdan güzel. Fakat sonuç olarak yanlış karar verdi. Hatta doğrusunu yapmışken yanlışı uyguladı. Benim tahminim tam bu noktada Türkiye Kupası faktörü devreye giriyor.

Beşiktaşlı futbolcular ve hakem Arslanboğa, organizasyonun öneminin düşük olması nedeniyle bunu daha rahat yapabildiler. Burada "sıkıysa ligde yapın" anlamı çıkmasın. Fakat, daha tolore edilebilir, daha riske edilebilir ve göz önünde olmayan bir maç için sahada yer alıyor olmaları eylemin gerçekleşmesine ön ayak oldu. Bunu da inkar edemeyiz. Futbolcular, lige nazaran daha az baskı taşıyarak sahadaydı ve oyundan zevk almayı biraz daha öne çıkarmış olabilirler. Hakem için de benzer bir durum söz konusu. Ve belki de bilinç alıtında "Zaten Türkiye Kupası, az kişi izliyor, bir yanlış bile olsa unutulur gider" düşüncesini taşıyordu.

Yayıncı kuruluşta çalışanların son dönemde çok fazla (ve rahatsız edici şekilde) vurguladığı "İşte bunlar kupa maçlarında oluyor" güzellemelerine ilave olacak. Fakat bu da kupanın güzelliğinden değil, tam tersi oyuncuların ve hakemlerin bile kupaya full konsantre gelmemelerinden kaynaklanıyor...

Sözün kısası, bana kalırsa futbolcunun hakeme fair-play duygusuyla karar değiştireceği pozisyonlar oldukça kısıtl.... Oyuncunun kendi aksiyonu bu sınıfa girebilir. Elle oynadığını veya kendini yere attığını söylebilir. Fakat rakibinin hamlesini değerlendirmesi yanlış sonuç doğurabilir. Hatta bence "Top benden çıktı" demesi bile fazla cesaret gerektiriyor. Çünkü gerçekten futbolcular pozisyonların içinde yer almalarına rağmen pozisyonlara o kadar da hakim olamıyorlar. 

Bir de hepsi bir yana, Türk futbolunda tarz haline gelen bu gaddarlık ve sertlik tam ceza alacaktı, yine kurtuldu. Bu da işin en kötü tarafı. 

Hiç yorum yok: