Perşembe, Nisan 21

Bu Kış Geçti Bahara Kerimoğlu



Çok sevdiğim abim Sinan Engin'in (böyle yazınca gerçekten tanışıyormuşuz gibi oluyor) bir lafı vardır: "Futbolda torpil işlemez

Konumuz torpil değil de, sahada bekleneni veremeyince "tüm iyi niyetler bir bir yargılayıp asılır". Son 2 aydır Arda ile yatar, Arda ile kalkar olduk. Bayrampaşa-benzinci-simit-nazar boncuğu-kebap-şiş-kendini sevdirdi-'dizi oyuncusu x İspanya'da moral verdi' manşetleri...

Tam gına gelmesiyle ilgili yazı yazma isteğim vardı, çatlak sesler yükselmeye başlamış Katalanlardan. "Adam 9 aylık oynuyormuş Bayrampaşa'da, bak nereden nereye" balonu ufak ufak sönerken , bizim için underrated Avrupa maceraları'na yol alalım.

Tevellüt 25+ olunca insanın futbola ve futbolcuya olan bakış açısı biraz değişiyor galiba. Ulan bu garip saçlı, garip sakallı, iki kelimeyi bir araya getiremeyen, yeteneksiz, yılda 1.000.000 Yuro+maç başına prim+SGK+yol 'u beğenmeyen adamlara kahramanımız diyemiyoruz işte.

Bu farkındalığın getirdiği bir ruh hali oluştu son yıllarda. Ben üst düzey olsaydım ne yapardım?

Ufak ufak gidelim. Futbol oynamayı seven bir çocuğun hayali nedir? Önce seçmelerde seçilmek , altyapıya girmek, amatörden profesyonele geçmek, sonra büyük takım, sonra tuttuğu takım, milli takım, Avrupa, hoca, başkan, yorumcu, TFF başkanı, uefa asbaşkanlığı, heykelin dikilmesi, cenazenin Teşvikiye'den/Şakirin'den kalkması..

Belki çok futbol menajerlik oyunu oynadık da ondan. Tümer olsam gider Zonguldak'ı diriltirim parasız pulsuz, Terim'in yerinde olsam Adana'yı Uefa'ya taşırım gibi...

Tugay Kerimoğlu'nu Urfa'yı seçti diye çok eleştirmişlerdi. Bense çok sevinmiştim. Tam benim istediğim şeydi işte. İzin günleri Urfa ve komşu iller tavaf edilecek, resimler çekilecek, yemekler yenilecek, Cuma'lar halkla kılınacak, mülki erkanın çocuklarına forma imzalanacak, belki Tugay ziyareti yapılıp Mehmet'lere forma imzalanacak, "hocam Denizli sizi niye göndermişti Euro 2000'de" diye soran bir kısa döneme denk gelinecek..

"Ard arda gelen yenilgiler üzerine 10 Nisan itibariyle ayrıldı" haberi düşünce garip bir tebessüm oluştu. "İyi bile dayandı" diyen bir tarafıma Ahmet Kayavari "zor günümde bir merhabasını beklediğim dostlara ince bir sitemdir" lafı muhalefet etti.

Bahar geldi, fotoğraf çekmeyi çok seven Tugay iner şimdi güney sahillerine, tarihe karışan ama bizim tarihe karışmasını istediğimiz Türk Klişe Medya'sının hâlâ izlettiği "maç kasetlerini" izler belki linklerden, kebap muhabbeti açılınca hemen devreye girer, cadde/sokak/kapı no vererek şurada, şu saatler arasında yiyeceksin diye nokta atışlar yapar alda at dercesine.

Belki bir Yaz sabahı , Florya'dan bir resim paylaşır "yeni şeyler söylemek lazım" diye...





Yazan: Refet

Hiç yorum yok: