Pazartesi, Şubat 20

Anlatılmaz Yaşanır

 


Kendimi sosyolog olarak tanımlamam mümkün değil. Gerçi bu blog sayfalarında "Atanamamış amatör sosyologlar yazıları" serisini yazdık. Gerçi yazan ben değildim ama olsun. 

Sonuçta o serinin de bir sebebi vardı. Dört sene sosyoloji bölümünde okumuş ve sonrasında da hobi olarak sosyolojik çalışmalara merak salmış biriydik. Haliyle çok yakın çevrem zaman zaman toplumsal mevzuları tartışırken bana da danışır ve "Aslan bu olay neden böyle oldu" veya "Bu olayın toplumdaki karşılığı ne olur?" sorularını sorarlar. Dilimizden döndüğünce cevap veririz. Fakat gerçekten Türkiye'de birçok şeyi anlamlandırmak benim gibi 'amatör'ler için çok zor.

İşte yukarıdaki pankart gibi...

Görselin aslını bilirsiniz. Yunan bir kurtarma ekibi görevlisi, bir depremzedeyi kurtartıyor. Birçok yerde paylaşıldı. Paylaşanlardan biri Madonna'ydı. 14 Şubat'taki yardım postunda kullandığı fotoğraflardan biri buydu. Üstelik Instagram'da bugüne kadar 13 post atmış birinden bahsediyoruz.

O paylaşıma Türkiye'den çok tepki geldi. Özellikle AFAD yerine Ahbab'ın kullanılması milliyetçi-muhafazakar kesimi rahatsız etti. O rahatsızlığı, hamasetle taçlandırmak için de bu fotoğraftan faydalandılar. Onlara göre, Madonna dünyanın bilinçaltına "Güçlü Yunan, aciz Türk" düşüncesini pekiştirmek istemiş. 

Bu noktaya kadar şaşırmıyoruz. Bugüne kadar neler neler gördük, duyduk. Bu ne ki...

Fakat bundan bir gün sonra, Trabzonspor - Basel maçında çok iyi bir koreografi hazırlanıyor. Koreografinin ana planı bu fotoğraf üzerine kurulmuş. Tamam; yardıma koşan diğer ülkelerin de bayrakları var ama aynı görsel işte...

Üstelik bu görseli kullanan şehir, ülkenin en milliyetçi kentlerinden biri.

Mayıs ayındaki şampiyonluk kutlamasında Yunanistan'dan gelen Trabzonsporlu sanatçıları, sahneye çıkarmamış...

Öte yandan bu tepkinin oluşabilmesine rağmen; takımda iki tane çok sevilen Yunan oyuncu da var.

Yani bir bakıyorsun bir tarafa gidiyoruz, bir bakıyoruz diğer tarafa gidiyoruz.

Şimdi bu ülkeyi nasıl anlamlandıralım.

"Anlatılmaz yaşanır" kalıbı Türkiye için kullanıldığında romantik bir hava veriyor. Kesinlikle o noktada değilim. Fakat burayı anlatmak da anlamlandırmak da gerçekten zor. Yaşayınca en azından normalleşiyor tüm absürdlükler, zıtlıklar...

Yine de  romantiklik seviyesini "Başka yerde yaşayamam" kalıbına çıkarmıyorum. Onu da ekleyelim. Başka yerde yaşanır. Burası da yaşamak için oldukça zor bir yer; artık bunu kabullenelim. Yine de yaşamaya devam edeceğiz.

Hiç yorum yok: