Cuma, Mart 24

Spy Game



Adam çok yakışıklı. Brad Pitt'ten bahsediyorum ama herhalde bizden önceki kuşaklar da Robert Redford için demişti bunu. Birbirlerine çok benziyorlar. Birbirlerini de seviyor ve anlıyor olsalar gerek çünkü beraber çalıştıkları filmler de hiç sıkıntı olmadı. En azından kendilerine düşen görevleri iyi kotardılar. Bu film de buna dahil. 15 sene sonra izlediğimiz filmlerden biri oldu. Tabi ki muazzam bir film değil ama bu iki adam filmi izletiyor. 

Brad Pitt'in kariyeri  tam olarak nerede duruyorsa; onu oraya taşıyan en önemli özelliği film tercihleri. Her rol, her film, her iş, her karakter... Onun için fark etmiyor değil; fark ediyor. Ve her zaman en uygun tercihleri yapıyor. Seçicilik de değil; çünkü çok çeşitli. Ama buna rağmen yanlışı pek yok.

Spy Game de muhteşem bir film değil ama gişe yapması kolay ve bunun yanında basit kurgusuna rağmen izleyeni mıhlayan filmlerden biri. Müziklerini de sevenler var. Görüntüleri de çok iyi. Brad Pitt'in de herhalde genç hırpani dağınık adamdan orta yaşlı karizmatik adama dönüşmesini,sağlayan, kariyerinin geçiş filmi olabilir.  

Bazı filmleri 15 sene sonra izlemek daha güzel olabiliyor. Keza 15 sene önce, film vizyona girdiğinde bizim okulda ve mahallede kopan yaygayaryı hatırlıyorum. O günlerde filmi izleseydim, ergen tavrıyla "abartılmış" derdim. Fakat 15 sene sonra filmin aynı algısı yok. Oturup izleyince de insan fena olmayan bir film izlediği için seviniyor. Çok iyi bir film olmamasına rağmen, sonunun öğrenilmiş olmasına rağmen oturup ikinci kere izlemek de mümkün. Bu da çok ayrı bir meziyet olsa gerek.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

kendilerini tanımayan birine (dünyada öyle biri varsa) "biz baba oğuluz" deseler rahat kandırırlar bence :)