Perşembe, Haziran 1

Lucky Number Slevin


Guy Ritchie'nin çekmediği en iyi Guy Ritchie filmi. Belki de daha önce başka bir filme böyle bir tanım yapmışızdır, olamaz mı? Olabilir. 

Biraz komedi içeren çatışmalı suç filmi oldu mu hemen Ritchie geliyor akla. Biraz daha fazla vahşet olsaydı ve kan dökülseydi; bir de etkili müzikler olsaydı Tarantino da derdik. Böyle filmleri izlemeyi seviyoruz. Çoğundan geriye bir şey kalmıyor ama en azından iyi zaman geçiriyor. Sürpriz sonlar çıkınca "Vay anasını" diyerek puanımız yükseliyor. Biraz zeka parıltısı görmek önemli. Ama daha da önemlisi bunu yapmaya çabalarken seyirciyi de salak yerine koymamak lazım. Yani biz de geçmişimizde az biraz film izlemiş insanlarız. Bir birikime sahibiz. Bu filmde pek öyle sıkıntılar yok, o açıdan güvenin adresidir. Son dönemde ara ara 'İçerde' dizisine bakınca, böyle anları yakalayınca el oğlunun elini öpesim geliyor.

Oyuncular çok başarılı. Ama acaba keşke Josh Hartnett olmasa mıydı? Çocuk fena da iş çıkarmamış ama işte yani bir 'ama'sı var. En azından daha marka bir isim orada olabilir miydi? Neyse, bu da çocuğun kariyerindeki en iyi iş olarak kalacak. Hak ediyor da...

Böyle filmler hakkında yorum yazmak zor, çünkü her şey çetrefilli. Film hakkında en ufak bilgi vermek sıkıntı yaratabilir. Ama tabi herkes ben değildir diye umuyorum. Böyle popüler filmleri 11 sene sonra izleyecek ender kişilerden biriyim. Yine de Morgan Freeman'ın kötü adam rollerinde olmaması gerektiğini söylemem lazım. İnsan ister istemez taraf tutuyor ve içinden "Herhalde  birazdan Freeman iyi karakter olarak çıkacak" düşüncesi geçiyor. Yazalım hemen; çıkmıyor!

Efsane bir film mi? Değil. Ama iyi iş. Keşke her sene böyle bir film çıksa. Gerçi aslında çıkıyordur ama benim sinemaya gidip izleme alışkanlığım olmadığım için, 10 sene sonra biriktiririm hepsini...

Hiç yorum yok: