Cuma, Şubat 16

Alkış


Hak yemek istemem. Paulinho, Barcelona'ya transfer olduğunda çok sallamıştım. Katalanlar zaten kötü bir sezon geçirmişti. Kadroları umut vermiyordu. O çok güvendikleri La Masia artık yeni bir yıldız üretemiyordu. Sağlam bir yeniliğe ihtiyaçları vardı. Fakat onlar Çin'den Paulinho'yu transfer ettiler.

27 yaşındayken para için İngiltere'den Çin'e giden bir Brezilyalı oyuncudan korkmalısınız. Açıkçası ben bir kulüp yönetseydim kesinlikle bu transferden önce iki kere düşünürdüm. Üstelik Barcelona gibi üst düzey bir kulüpte görev yapsaydım, kesinlikle bu riske girmezdim. Hatta o da şaşırmıştı ve ''Beni neden transfer ettiler anlamadım" minvalinde açıklamalar yapmıştı. Fakat bu sezon Barcelona'nın en dikkat çeken adamlarından bana kalırsa Paulinho'ydu.

Kendisi şu an, Lionel Messi ve Luis Suarez'den sonra takımın en golcü ismi. Üstelik çok fazla süre de alamıyor. İlk 11'deki yerini Aralık ayında yeni yeni garantileyebildi. Orta sahada oynuyor ama iki ceza sahasına da çok sık giriyor. Zaten o sayede bu kadar çok gol attı. Fazla şut çekmese de yüzdesi çok fazla. Emin değilim, istatistiğini bilmiyorum ama çektiği şutların büyük bir kısmı kaleyi tutmuştur. Onun dışında savunma direncini de ayakta tutuyor. Bence hâlâ çok iyi değil. Hatta hiçbir zaman da çok iyi olamayacak, çünkü temel konularda sıkıntıları var. Ama çok çalışıyor, çabalıyor. Böylelerine saygım ve sevgim var. Üstelik yaşlanan ve doğru takviyeleri yapamayan Barcelona orta sahası için iyi bir çözüm oldu. 

Beklenmedik bir transferdi, beklenmedik bir katkı yaptı. Şu an onun hakkında merak ettiğim tek şey var, bu performans ne kadar devam edecek. Brezilyalı oyuncuların Dünya Kupası öncesi böyle çıkışları meşhurdu. Acaba yazdan sonra nasıl dönecek? Belki de dünya şampiyonu madalyası ile döner...

Hiç yorum yok: