Çarşamba, Şubat 7

Crimes and Misdemeanors


Woody Allen filmlerini sevmediğimi daha önce de yazmıştım ama son bir senede sanırım beş altı tane izledim. Çoğu birbirine benziyor. Ve aslında güzel replikler dışında (ki onlar da akılda kalmadan hemen uçuyor) çok da izlenecek bir şey bulamıyorum.

Bu filmi de bir Pazar günü öğlen saatlerinde izledim. Kahvaltıdan hemen sonraydı. Ben ki gecelerin yarısında dahi film izlemek için mücadele eden biriyim; fakat bunu izlerken, günün en dinamik zamanında uykuyla savaştım. Üstelik küçük yenilgilerim de oldu.

Hem adamın kendisini hem filmlerimi hem de özellikle bu filmi seven çoktur. Mesela Seinfeld'in buradan beslendiğini hepimiz biliyoruz. Çok ilginç benim için. Seinfeld'in her bölümünü defalarca izlemişken Allen'a katlanmak zor geliyor.

Bu filmde de "Comedy is tragedy + time" lafı karşımıza çıkıyor. Bu lafa göre bazı olaylar ilk zamanlarında trajik bir haldeyken (Mesela Abraham Lincoln'ün vurulması gibi), zaman geçtikçe bir mizah öğesine dönüşür. Seinfeld de bir bölümünde bu teoriyi AIDS için uyarlamıştı.

Zaten Allen'ın güzel replikleri ve tespitleri her zaman oluyor. Burada da mesela "Ben işsiz değilim, sadece kimse bana para vermedi" cümlesi nedense beni çok güldürdü. O zamanlar henüz işsiz de değildim. Adam ara sıra böyle cümleleri iyi salıyor. Aslında belki de izlenecek değil de okunacak biridir.

Yine de Cliff Stern karakteri, en sempatik bulduğum Woody Allen karakteri olabilir. Üstelik diğerlerinden çok fazla farkı olmasa da... Belki de sempati, küçük yeğeni sayesindedir. Yeğenin üç sahnesi falan var ama aralarındaki ilişki beni o kadar özendirdi ki Cliff karakterine de sempati beslememi sağladı.

Tek neden bu değil; biliyorum. Cliff'in kendi ahlakını sorgulaması, geçmişiyle yüzleşmesi benim değerlendirmemde önemlidir. Allen'in daha önceki (bu filmi 1989) karakterleri başarısız, toplumda göze giremeyen ama zeki olduğunu belli eden ve zeki olmasına rağmen topluma yer edinmekte zorlanmasında başkalarını suçlayan, diğer insanları küçümseyen kişilerdi. Ahlaklı ve zekiydi ama dünya başka türlü olduğu için onu anlamıyordu, sivrilemiyordu. Bu karakter ise öyle değil. Özeleştirisini yapıyor, yüzleşmeyi seviyor.

Hatta sırf bu çarpışmayı anlatan yemek sahnesi önemlidir. Keşke tüm film o yemek sahnesinden oluşsaydı, tadından yenmezdi. Bence, o kadar salladığım adamın Radio Days eseri de önemli bir filmdir. Yeri gelmişken onu da analım. Allen'ın sayıca zengin külliyatında en farklı yere konulabilecek filmdir. Crimes and Misdemeanors ise en azından bir iki sahnesi sayesinde ona yakın duruyor. Yine uzak ama diğerlerinden daha yakın...

Hiç yorum yok: