Salı, Mart 26

Rakibe ve Hakeme Saygı



Son zamanlarda, özellikle altyapılarda rakibe saygı temalı davranışlar moda oldu. Genelde olay şöyle gelişiyor:

Hakem bir takım lehine karar veriyor. Oyunculardan biri kararın yanlış olduğunu söylüyor. Hakem verdiği karardan vazgeçmiyor. Oyuncu da hakemin kararını es geçerek topu rakibe veriyor. 

Anlatınca veya izleyince gayet güzel hissediyoruz. Son olarak Galatasaray'ın İstanbulspor ile oynadığı U-14 maçında benzeri oldu. Tesadüfen maçı televizyondan canlı izliyordum. Pozisyon oldukça tartışmalıydı. Galatasaray'ın kaptanı Beknaz Almazbekov, Mehmet Ağıl ile girdiği ikili mücadelenin ardından yerde kaldı. Hakem Tuğçe Duman penaltı noktasını gösterdi. O esnada İstanbulspor teknik heyetinden yükselen tepkiler bize kadar geliyordu. Tartışmaların ardından penaltı noktasına koyulan topu Beknaz auta gönderdi. Sonrasında olaylar geçildi. Maçın anlatan spikeri sosyal medya derken Mustafa Cengiz bile ibra edilmemesinden sonra bu olayı kullanarak kendini savunmaya çalıştı.

Pozisyonu değerlendirsek; ben hakem olsaydım penaltı vermezdim. Fakat hakemin kararınını da anlayabiliyorum. Beknaz'ın çok hızlı düşmesi önemli bir etken. Onun dışında rakip oyuncunun elleri ve ayakları da Beknaz'a çok yakın. Önemli değil gerçi. Pozisyonu değerlendirmeyeceğiz. Ne de olsa sahada bir hakem var. Muhakkak bir şey gördü. Beknaz'ın uyarısına rağmen kararından dönmediğine göre Beknaz'a hiç temas olmadığını düşünemeyiz. Beknaz bu müdahalenin penaltı olmadığını düşünebilir ama peki o zaman hakem niye var?  Öyleyse oyuncular, bir noktadan sonra hakem hocası rolünü mü alacak? Saygıdan kasıt sadece rakipler için mi geçerli; yoksa hakemler de oyuna dahil mi? Onlara saygı göstermek gerekmez mi? 

Yine de Beknaz'ın pozisyonunda hakemin yanlış karar verdiğini söyleyebiliriz ve pozisyonun sonunda yaşananlara güzel hisler besleyebiliriz. Peki birkaç hafta önce Altınordu maçında yaşananlara ne demeli? Hakemin kesinlikle doğru karar verdiği bir pozisyondan bahsediyoruz. Oyuncu, rakibin müdahalesiyle yerde. Hakem penaltı noktasını gösteriyor. Yine kenardan ve tribünden tepkiler. Üstelik bu sefer, İstanbulspor cephesine kıyasla daha sert ifadeler var. Sonrasında penaltı kullanılıyor ve rakibe saygı...

Rakibe saygı güzeldir ama hakeme saygı? Doğru karar veren bir hakemin kararlarını bile ezeceksek hatalı kararlara nasıl reaksiyon göstereceğiz. Zaten Türkiye futbolunda sık sık yaşanan kaos da buradan oluşuyor. Genel anlamda oyuncuların hakem kararlarını değiştirme dürüstlüğünü göstermesinden yana değilim; zira iyi niyet yanlışlıklara sebep olabilir. Oyuncu pozisyon esnasında, pozisyonun içindeki kişi bile olsa aslında çok dar bir açıdan olayı izleme şansına sahiptir. Hatta izlemez; olayı yaşar ama adeta bir at gözlüğü ile yaşar. Dışarıdan gözler (hakem de buna dahil) olayları, aktörlerden daha iyi süzebilir. Çok bariz pozisyonlarda hakeme yardımcı olunabilir ama böylesine yakın temasların olduğu ikili mücadelelerde doğru bir çıkarım yapmak oldukça zordur.

Kulüplerin ve bireylerin son zamanlarda "En temiz ve dürüst" rekabetine girmesi bir yandan sevindirici. Güzel, gönlümüzü sıcak tutan hareketler izliyoruz. Fakat diğer yandan dürüstlüğün rekabete dönüşmesinden rahatsızım. Bu sefer amaçtan sapılıyor. Rakibe saygı gösterilirken, hakeme saygısızlık başrole çıkıyor. O zaman bir yerden kazanç sağlarken, başka bir sorun derinleşerek içimizde yer ediniyor. 


Hiç yorum yok: