Salı, Mart 12

Bodrumspor 0-2 Keçiörengücü


Bir Perşembe günü uçakla Bodrum'a gideceğim. Havalimanının kapısında eşofmanlı insanlar. Bodrumspor kafilesi de uçağa binecek. Yüzler gülüyor. Oysa bir gün önce Samsunspor'a 3-1 yenilmişlerdi. Yenilgilerden sonra karalar bağlamalarına da gerek yok zaten. Futbolda yenilgi de var. Yüzlerin gülmesini eleştirecek değiliz. Fakat tarifeli uçakla şehirlerine dönerken, bu hal ve vaziyet futbol iklimini bilen her insanı şaşırtır.

Samsun'dan Bodrum'a direkt uçuş olmadığı için, maçtan bir gün sonra İstanbul aktarmalı dönüyorlar. Uçakta Bodrum'da yaşayan bir sürü insan da var. Çoğu zamanında İstanbul'da yaşadıktan sonra Bodrum'a göç edenler. Takımı görünce seviniyorlar, muhabbet ediyorlar. Bir gün önceki maçı, hafta sonunda oynanacak mücadeleyi soruyorlar. Yaşlı kadınlar bile "Bunlar bizim çocuklar" diyor. Birçok Anadolu şehrinde olmayacak bir sahne...

Herhalde, profesyonel liglerin en cazip takımlarından biri Bodrumspor. Rahat bir kentte, baskı olmadan top oynuyorsunuz. Henüz para sıkıntısı yaşandığını da duymadım. Haliyle zaman içinde iyi bir kadro oluşuyor. Futbolcular için tercih edilebilir seçeneğe  dönüşüyor. Transferde birçok şehirden daha avantajlılar. Orhan Şam, Özgür İleri, Mustafa Sevgi, Göksu Türkdoğan, Şaban Genişyürek gibi, alt liglerin hatta Süper Lig'in tecrübesini edinmiş isimler kadroda. Böyle bir takımı yakalamışken, sıcak bir bahar günü lider Keçiörengücü ile oynanacak maç izlenirdi.

Keçiörengücü'nde aynı kalibrede isimler yok. En fazla, Galatasaray'ın altın 1987 neslinin üyelerinden Cihan Can'dan bahsedebiliriz. Onun dışında oldukça uyumlu, isimlerin öne çıkmadığı bir kadro var. Bu kadroyu Türkiye Kupası'nda, özellikle Galatasaray karşısında izlemiştik. O zamanlar grupta lider değillerdi. Açıkçası Galatasaray maçlarında iyi oynamalarına rağmen liderlik için de iddialı görmemiştim. Sarıyer, Samsunspor ve Sakaryaspor'un arkasında kalacaklarını tahmin ediyordum. Fakat Bodrum'a bir puan farkla lider geldiler.

Bodrumspor ise uzaktan da olsa Play-Off şansını sürdürüyordu. Aslında çok uzakta değil, yedinci sırada ama puan farkı çok açıldı. Keçiörengücü'nü yenerlerse tekrar iddialı bir duruma gelebilirdi.

Bodrumspor, ilk 5'te yer alan takımlarla şimdilik sekiz maç yaptı. Bu sekiz maçın sadece birini kazanabildi. Takımın en önemli sorunun göstergesi burada. Altta yer alan takımlara karşı ufak tefek kazalar mazur görülebilirdi; eğer üstten puan alınsaydı. Takımın gücü bir üst eşik için yeterli olamadı. Oysa Türkiye Kupası'nda Sivasspor'u, Ankaragücü'nü eleyen, Yeni Malatyaspor'u elinden kaçıran bir takımdan bahsediyoruz. 

Keçiörengücü maçında da aynı senaryo yaşandı. İlk yarı 0-0 sona erse de, daha istekli olan konuk takımdı. Bir topları direkten döndü, üç-dört pozisyonda son vuruşu yapamadılar.  Bodrumspor, ikinci yarıda bir süre oyunu ve skoru dengede tutabilseydi belki istediği galibiyeti alabilirdi ama 60. dakika gelmeden golü kalesinde gördü. Üstelik oldukça basit bir goldü. Cihan Can, savunmadan çıkarak hatayı değerlendirdi ve çok rahat bir gol attı.

Bu dakikadan sonra Bodrumspor daha çok yüklendi. Ataklarda en çok topla oynayan ve sonuç alamayan Ozan Sol'du. Ozan, kendisinden beklenen patlamayı yapamayan, alt liglerde sıkışıp kalan oyunculardan biri. Bodrum'da da pek sevilmediğini gördüm. 70. dakikada oyundan çıkarken taraftarların tepkisine maruz kaldı. O da direkt soyunma odasına gitti. Muğlaspor çıkışlı bir oyuncu. 48 numaralı formayı giyiyor. Fakat en az sevilen oyuncu kendisi.

Havalimanındaki atmosferin tribünde olmadığı aşikar. İnsanı maça gitmekten soğutan bir gerginlik hakim. Sakarya'daki, Eskişehir'deki atmosferleri, tepkileri özlüyoruz . Oralarda, ya tezahürat yaparak ya da kendini soyutlayarak maça konsantre olan seyirciler var en azından. Burada ise sadece sağa sola laf atan, hakemi sevmeyen, kendi oyuncusunu beğenmeyen, rakip takım oyuncusundan nefret edenler çoğunlukta. 

Bodrum halkı futbolla yeni yeni haşır neşir oluyor. Daha önce amatör liglerde mücadele eden kulüp, son 5-6 senedeki çıkışıyla 2.Lig'in iddialı takımı haline geldi. Fakat tribüne gelen seyirciyi memnun edemiyor. Kendi takımlarından memnun değiller. Anadolu'nun çoğu yerinde böyle mi acaba? İstanbul'da büyük takımlarda böyle olduğunu biliyoruz. Futbolun başkenti için bazı teorilerimiz var aslında. Kazanma alışkanlığı, tahammülsüzlük yaratıyor. Pahalı bilet paraları taraftarı kulübün sahibi hissettiriyor. Oysa Bodrumspor'un ne kazanma alışkanlığı var ne de pahalı biletleri. Galiba toplumdaki genel bir rahatsızlık stadyumlara yansıyor. Kimse, hiçbir şeyden memnun değil. 

Fakat Keçiören halkı mutlu. İkinci golü de atıp üç puanı aldılar. Aynı saatlerde Samsunspor ve Sakaryaspor yenildi. Haftaya dördüncü sıradaki Kastamonuspor ile oynayacaklar. Kazanırlarsa yolu yarılıyacaklar.

Bodrumspor ise sezonu bitirdi. Yeni sezon çalışmalarına şimdiden başlayabilirler. Şehrin desteği maç günleri dışında çok güzel ama maç atmosferi ilerisi için umutsuzluğa iter. İyi bir kadro oluşturmak gerekiyor. Eldeki kadro da fena değil aslında. Bu sezon bir daha gelip maç izlemek isterdim ama iç sahadaki dört maç da cazip değil. Hacettepe ve Manisaspor maçlarında güç dengesi çok bariz. Amed Sportif maçında istenmeyen olayların içinde olmak istemem. Sancaktepe maçı tam bir final maçı olurdu aslında ama ligin son haftasında her şey bitmiş olacak.

O zaman; yeni sezonda görüşürüz...

Hiç yorum yok: