Fazla yazmayacağım. Zaten üzerinden bir hafta geçmiş. Sadece kısa hatırlatmalar.
Çok sevdiğimiz insanlar bize küfür bile etti. Bazıları da "Ben taraftar olarak başka nerede nasıl tepki göstereceğim" diyordu. Herkes tepki gösterme hakkını kendinde gördüğü zaman böyle oluyor işte. Biri Selçuk'u beğenmez, diğeri "Muslera nasıl gol yer" der. Sonu olmaz. Selçuk olayı da böyle. Madem kötü oynayan futbolcu ıslıklanabiliyor, Selçuk da bundan nasibini alacaktı. Aldı.
Taraftarı koruduğum düşünülmesin. Ama şaşırmıyorum. TT Arena'da böyle şeyler hep olacak. "Parayı verdim, oyna" kültürüne laf üzerinde herkes karşı çıktığını iddia ediyor ama çoğunluk sistemin yürümesine devam ediyor. Bunlar olacak. Elano'ya 10 dakika boyunca "senin oynayacağın topu..." diyen arkadaşı hırpalayanlara selam olsun. Artık stadyumun herhangi bir yerine gidip tepki koyamıyorlar. Stad büyük, stad kalabalık. Bu kitleyle karşılaşmaya devam edeceğiz. Alışalım.
Biz alışalım ama futbolcu da alışsın. Her şey çok iyiyken nasıl omuzlardaysan, kötü giderken bunlar da olacak. Altyapıda bunun eğitimi verilmeli. Menajerler bunun için var. Alışamayan topçunun da tepki gösterme hakkı var. Ama be Selçuk, bunu derbide yapma.
Bütün sezon kendinizi vermediniz, oynamadınız, Fenerbahçe'den 10 puan fark yediniz. Çıkıp derbide oynayacaksınız. Dünya yarılsa oynayacaksın, sahada kalacaksın. Bu maçı terk etme hakkın yok. Bu maçta takımını bırakan adam kaptanlık yapamaz. Yapmamalı. Biz kime güveneceğiz artık? Gerçi, Trabzonspor'da oynarken "Sene sonu görüşelim" diyerek Galatasaray'a imzalayan futbolcuya çok fazla güvenmemek gerekirdi. Taraftar psikolojisi, futbolculardan bu tip şeyler göremeye hazır olmalı.
Özetle, herkes kendi çerçevesinden haklı. İşin buralara geleceği belliydi. Biraz ukalalık yapalım. En haklı benim. Bunların olacağını söyledik. Devamı da gelecek. Guiza ağladı, Volkan Şen ağladı, Selçuk oyundan çıktı, stadyumlar büyüdü, sılıklar arttı, e-bilet geldi. Futbolun geldiği son noktayı derbide Arena'da izledik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder