Salı, Ekim 18

İstanbul'dan Esen Gaz



Bursaspor'un kendi sahasında iki puan kaybettiği, hatta rakibine oranla daha sönük bir futbol oynadığı haftada bunları yazmak biraz riskli olabilir. Fakat zaten hem konunun kendisi bir 90 dakikadan daha fazla, hem de alınacak galibiyetlerden sonra sinsice yazmaktansa böyle bir haftada konuyu öne çıkarmak daha sağlıklı.

Aslında artık Hamza Hamzaoğlu ve onun çalıştırdığı takımlar özelinde yazılar yazmaya çok hevesli değilim. Bir yerden sonra 'adamcılığa' kayıyor ve birçok işgüzarlığa neden oluyor. Fakat Galatasaray taraftarlarının çoğunun hâlâ hocaya dair taşıdığı takıntıdan kurtulamamış olması kısa bir hatırlatmayı zorunlu kılıyor. Her Bursaspor maçı öncesi, hevesle Hamza Hamzaoğlu'nun puan kaybedeceğini bekleyerek ekran başına oturanları görmek bu çatışmayı körüklüyor. Olay artık; 'iyi hoca-kötü hoca' tartışmasını geçti; yaşam tarzlarının, ekonomik sınıfların kavgası haline geldi (Aslında ilk günden beri öyleydi ama o zamanlar 'Bizim meselemiz Galatasaray' diyenlerin söylemine saygı duyuyorduk, demek ki değilmiş).

Galatasaraylıların gazına gelen Bursasporlular da ilk haftalarda bu furyaya kapılıp tartışmayı iyice ateşe vermişlerdi. 'Burası Akhisar değil' tezahüratı 2015 yazında Florya'dan Bursa'ya miras kalan, gereksiz bir dışavurumdu. Şimdi bir Bursaspor maçı izleyince aynı ateş bir daha yanar mı diye göz ucuyla tribünlere bakıyoruz. Neyse ki şu anda böyle bir tehlike gözükmüyor. Bursaspor da, çoğu Galatasaraylıyı sinirlendirecek ve tartışmanın üstünü gizlice kapattıracak şekilde ilerliyor. Şimdilik Bursaspor maçları öncesinde ve sonrasında tweet atan Galatasaraylıların sayısı azaldı. Takım, eşit üç İstanbullunun arkasından dördüncü sırada. Ligin lideri Başakşehir'e yenildiğinde gereksiz bir kriz ve telaş ortamı baş göstermişti. 10 kişi kaldıkları Gaziantespor maçı dışında şu ana kadar 'sürpriz' bir puan kaybı yaşamadılar.

O Başakşehir maçında 'Burası Akhisar değil' tezahüratlarına neden olan Merter'in de ne kadar önemli bir oyuncu olduğu Osmanlıspor maçında bir kez daha ortaya çıktı. Takımın hala açıkları ve eksikleri var. Fakar bir şekilde idare ediyorlar. Bu hafta Harun sayesinde bir puanı aldılar. Ligin ilk beş sırasında olan takımlar arasında en az gol atanı. Kadro yetersiz, kasa boş. Spikerlerin sıklıkla kullandığı "Batalla topla ilerliyor, yanında Şamil var'' cümlesi durumu özetleyebilir. Fakat takım beraber hareket etme yolunda hızla ilerliyor. Başarılı olurlar mı? Uzun maratonda işleri zor ama bir oyuncu grubunu hedefe odaklama noktasında verimli olan bir teknik adamları var. Galatasaraylılar, Bursaspor maçını izlemeyi bıraktığı zaman anlarız ki, Bursaspor iyi gidiyor. 

Bu yazı da zaten biraz onlar içindi. Bursaspor analizi yapmaya gerek yok. Fakat bu takıntılı ruh hali, bu düşmanlık hevesi bugün yarın Galatasaray'a da zarar verir, veriyor da. Skorlar alındıkça, başarı geldikçe bazı şeyler goygoya vuruluyor ve gözardı ediliyor Oyuncusuna güvendiği için suçlanan Hamzaoğlu'nun Bursaspor'da maç kaybetmesini bekleyenler, Levent Nazifoğlu'nun 'Eren - Lewa benzetmesini ayakta alkışlıyor. Bu çıldırmış ruhlardan ne kadar uzak durursak o kadar iyi; hem izlediğimiz oyundan keyif alma konusunda hem de yaşam alanlarımızı hırslı egolardan kurtarma adına....

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Süper bir yazı, teşekkürler...