Yazar: Refet
İnsanın yaşlandığını anlamaya başlaması garip bir süreç. Hani Hıncal Uluç’un Hıncal Uluç olduğu zamanlarda ağız dolusu/orul orul “Bağıra bağıra geliyor” demesi gibi.
İnsanın yaşlandığını anlamaya başlaması garip bir süreç. Hani Hıncal Uluç’un Hıncal Uluç olduğu zamanlarda ağız dolusu/orul orul “Bağıra bağıra geliyor” demesi gibi.
O, Lucescu’yu eleştirmek için derdi gerçi. “Bizimki de yandan böyle izliyor” diye de eklerdi. (Böyle derken elini çenesine koyma hareketi)
Geçen yılları: sol kanadı otoban olmuş, heyecanı geçmiş bir hoca tadında izliyoruz lakin bizim de kendimize göre parametrelerimiz var elbet.
Üniversitelerin bahar şenliklerine çıkan grupları tanımamak, yaşlı diye eleştirilen yeni transferin yaşının senden küçük olması... Ne biliyim futbolcular hep abiydi bizim için. Hâlâ alışamadık.
“Beynim ayaklarıma hükmettiği sürece 40’ıma kadar oynarım” klişesi gibi değil ama bu otobana dönen kulağımızın arkasından gelen “Bendeki izlerini takip et” kontralarına kulak veriyoruz.
Nasıl bir algoritması varsa şu Youtube’un, yine alakasız bir video izlerken önerdiği video; Ahmet Kaya - Hiç bilinmeyen şarkısı... Hem de siyah beyaz bir resimle..
'Müjgan ses ver ağlaşmalık şarkı var, martıları da çöplükten çağır bak akşam ezanı okundu' deyip bastık play tuşuna.
40 yıllık mican idi yüklenen. Kim bilir hangi dizide kullandılar da “elleri/yüzleri değdi” dedim. Oysa Ekmek Teknesi’nde yıllar önce Bican karakteriyle birlikte kullanılmıştı. O zaman kullanılınca birşey yoktu, şimdi kullanılınca auvv...
Hababam Sınıfı yıl sonu müsameresi tadında her sene o senenin şarkıları kendi tarihimizin şarkıları oluyor. 96 yılında neredeydin diye sorsan hayatta hatırlamam ama o sene çıkmış bir şarkıyı de bana “Hatta Eyşan’ı (o zamanlar arkadaşları Münevver bense Eyşan diyordum) ilk kez pijamalı görmüştüm balkonda. Aynı Gülşen-Be Adam klibindeki Gülşen gibiydi” deyip sayayım Top 96'yı ve Euro 96'yı bir Fair Play ödüllü Alpay tadında..
Biri demişti, bu bütün müsamereler, diploma törenleri, yıl sonu kutlamaları, düğünler hep bir iz bırakmak içinmiş. Ki bizde genelde “Sıcak limonata ve bayat pasta yedik, klasik damat maymun gelin güzel” şeklinde işliyor ama ecnebilerde öyle değil. Daha farklı anlamlar yüklüyorlarmış.
Aslında yola "Ajax’ın şampiyonluk kutlamaları vs. Galatasaray’ın şampiyonluk kutlamaları" ile çıkmıştım ama kendimi düğünde buldum.
Bu kutlamaları sonuna kadar ve en ince ayrıntısına kadar izlerim. Görebilenlere ince mesajlar ve ayrıntılar verir. Vücut dilleri, soğuk tokalaşmalar, futbolcuların şarkı seçimleri, yabancı futbolcuların aile reisliği (sırtta ülkesinin bayrağı, elde uslu bir bebe, yöresel danslar), yöneticilere ve başkana gösterilen beden dili, seçilen şarkının tüm ön yargıları bir bir silip atması, yenilenen stadyumların olmamışlıklarını eski şarkılar ve göçmüş sanatçılar yad ederek haykırma.... Ayrılır mı et tırnaktan?
Hasan Şaş’ın bu sene seçtiği şarkı Halimem'di
Daha doğrusu “Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi?” Ya da tribün diliyle “Dışardaki dayağı düşünmedin mi?”
Türküyü aratınca Çukur dizisinde kullanıldığını ve genç neslin buradan öğrendiğini gördüm. Tam sallayacaktım ki “Ben nereden duymuştum” diye sorgularken buldum kendimi. Hababam Sınıfı - Kurukafa Sahnesi’den öğrenip, tribünde pekiştirmiştim.
Türkü için iki yer kıyasıya kapışır durur. Bolu ve Zonguldak-Devrek. TRT Müzik’te ekrana geldiğinde illa yöre kısmında onlar görünecek.
Devrek denilince, sahiplenme denilince ünlü Devreklilerden Mesut Özil’in dünya evine girmesi de manidar oldu.
Dünya farklı bir yöne gidiyor, nesiller değişiyor lakin bu geçmişte takılı kalma huyumuzu ne yapacağız? Hasan Şaş misali ben hâlâ o Brezilya golünde kaldım mesela. Ya da hâlâ Saba Tümer’e çıkıp anı anlatacak zannediyorum. Artık anı anlatmak da sıkıntı, Hakan-Arif desen yandın...
Dizilerle, teorilerle iyice delirdik. Kutlamalara İsmail Çipe ilahi ile çıkınca birden GBT'sini sorgular oldum.
Nereliydi? Hmm Hataylı.. Selçuk da Hataylı ya da Gökhan Zan... Acaba mezhebi?
Hasan Şaş nereliydi? Oğullarının adı Yusuf-Deniz. Instagramında Yaşar Kemal-Onur Akın. Bence futbolseverler, futbolcuları hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar.
Hasan Şaş ne kadar Çukur karakteri gibi davransa da o hep şu şarkıyla hatırlanacaktır, fonda Brezilya ve Milan golleriyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder