Perşembe, Haziran 23

Porto'nun Dominasyonu

Portekiz Ligi'nde sezonun son maçları 15 Mayıs'ta oynandı. Sonrasında da play-out mücadelesi vardı. Onlar da 29 Mayıs günü neticelendi. Fakat benim yoğun bir Haziran ayı geçirmem, bir sezon analizi yazmamı gecikirdi. Yine de "geç olsun güç olmasın" söylemini sırtımıza alarak klavyeyi tuşlayacağız. Son günlerin transfer gelişmelerini de ekleyerek geçmiş sezonun notlarını sıralayalım.

Önce tabi ki şampiyonluk yarışından başlayacağız. Gerçi buna pek yarış denmez. Yine de bizim ligimizden daha heyecanlıydı tabi. Porto, sezon boyunca sadece bir kere yenilerek şampiyon oldu. O yenilgide Nisan ayında, artık şampiyonluk için gün sayarken Braga deplasmanında geldi. Geçen sezonun şampiyonu Sporting, 85 puanla mutlu sona ulaşmıştı. Yeşil-beyazlılar bu sezon da aynı puanı topladı ama bu sefer Porto'nun altı puan gerisinde kaldı. Porto ise son beş sezonda oynadığı 170 lig maçında sadece 12 kez yenilerek ligi sadece bu sezon değil; son dönemde domine etmiş oldu.

Son beş sezonun mimarı, teknik direktör Sergio Conceicao. Çocukluğumuzun biraz hırpani, biraz serseri, çokça yetenekli ama saçlarıyla ve tarzıyla biraz vurdumduymaz gözüken kanat oyuncusu; inanılmaz başarılı bir teknik direktöre dönüştü. 2000'lerin başından böyle bir kariyer inşa edeceğini tahmin edemezdik. Şu an Porto rakamları Jose Mourinho ile kapışacak düzeyde...

Porto'nun ligde şampiyon olması veya şampiyonluğa oynaması çok şaşırtıcı değil. Fakat bu başarı silsilesi içimde kadronun yenilenmesi ve devamlı beş büyük lige ihraç yapması saygı duyulası. Conceicao, sezonun içinde dahi çok iyi oyuncularını kaybetti. Luis Diaz Liverpool'a giderken ligin gol kralıydı. Takımın eskilerinden Jesus Corona La Liga'ya (Sevilla), Sergio Oliveria ise Serie A'ya (Roma) gitti. Buna rağmen takım hiç sarsılmadan şampiyonluğa uzandı. Şampiyonluk sonrasında da 21 yaşındaki ikili Fabio Vieria ve Vitinha bavulları topladı. Ben Vitinha'cıyım ama Fabio Vieria da sezon boyunca 16 asist yaparak sükse yaptı. Biri Arsenal, diğeri PSG yolunda. Ayrıca Otavio için de Aston Villa ve Leeds United diyorlar. Hocam bu nasıl bir fabrika be? Kim oynayacak üç ay sonra?

Yine de bana göre şampiyonluğun aslan payı Mehdi Taremi - Evanilson ikilisindeydi. Taremi zaten çok beğendiğim bir oyuncu ve adının Fenerbahçe ile geçmesime de çok şaşırıyorum. Tabi artık 29 yaşında ve Porto için yaşlı duruyor... Taremi sezonu 20 golle tamamlarken, Diaz'ın ayrılığından sonra sorumluluk alan Evanilson son dört ayda 11 kez fileleri havalandırdı. Bu goller, onun adının Manchester United ile anılmasını sağladı. Bu arada Pepe (38) ile Mbemba'nın liderliğini üstlendiği savunma hattının da payını es geçmek olmaz. 

Sporting'e yazık olduğundan yukarıda bahsettik. Detaylı bir analize gerek yok gibi duruyor. Ruben Amorim'in sistemi oturdu ve istikrarlı bir takım yaratıldı. İkincilik de kötü değildi. Yapı bozulmadan yola aynı şekilde devam edecekler gibi...

Lizbon'nun diğer tarafında ise işler karışıktı ve halen belirsizlik devam ediyor. Benfica sezona Jorge Jesus ile başladı. Sezon da fena gitmedi aslında. Şampiyonluk yarışının çok gerisinde kalmadılar, Şampiyonlar Ligi gruplarından çıktılar ama Jesus'un hem yönetimle, hem takımdaki papaz oyuncularla (Pizzi ve Rafa Silva başta olmak üzere) takışması sonunu hazırladı. Devamında taraftar da sırtını döndü. Jesus ile devam edilseydi ne olurdu merak ediyorum. Bir yanım zaman tanınmalıydı derken, diğer yanım da bu kaosun sonunun belli olduğunu söylüyor. Sezonu Nelsson Verissimo ile tamamladılar ama kimse tatmin olmadı.

Sonuç olarak sezonu bir kez daha kupasız kapattılar. Yeni sezonda takımın başında Roger Schmidt olacak. Transfere de hızlı girmeye çalıştılar ama şu ana kadar beklendiği gibi olmadı. Hatta sezona damga vuran gol kralı Darwin Nunez'i de Liverpool'a yolladılar. Yeri kolay dolacak bir oyuncu değil. Kötü Benfica'da bile 26 gol atmayı başarmıştı. Onun yokluğunda Porto ve Sporting'in sağlam yapılarına yaklaşmak kolay olmayacak. Yerini doldurmak için adı geçen isimlerden biri olan Boavistalı Petar Musa beğendiğim bir oyuncu olmasına rağmen, Darwin ayarında gibi durmuyor.

Braga son 13 sezonda 11.kez ilk dörde girdi. Bu 11 sezonun sekizinde de dördüncülükte kaldı. Artık Portekiz futbolundaki yeri sağlamlaştı gibi; üç büyüğün hemen arkasında, diğerlerinin çok önünde... Sezonun yıldızı ise tüm kulvarlarda 23, ligde 19 gol atan Ricardo Horta'ydı.  Kardeş Andre Horta, orta sahada Medeiros, Kasımpaşa'dan hatırladığımız Andre Castro ve tabi ki teknik direktör Carlos Carvalhal de unutulmamalı. Son iki sezonda Braga'ya oynattığı futbolla dikkat çeken Carvalhal'ın sezon sonunda Körfez yolculuğuna çıkması ise şaşırttı.

Avrupa biletini alan son takım Gil Vicente'ydi ve bu sezon başından bakılınca oldukça büyük bir sürprizdi. Fakat sonuna kadar hak ettiler. İspanyol santrfor Fran Navarro 16, Samuel Lino 12 gol atarak başarının mimarları oldu. Bu iki oyuncuya Avrupa'nın önemli liglerinden takipler var. Fakat ilk giden Pedrinho oldu. Ligin en çok asist yapan ikinci oyuncusu olan orta saha oyuncusu (birinci sırada Benfica'dan Rafa Silva var), yeni sezonda Süper Lig'de boy gösterecek ve Ankaragücü forması giyecek. Her anlamda ilginç bir tercih... Pedrinho, bir önceki takımı Paços de Ferreira'da çok şık gollere imza atıyordu, Gil Vicente'de ise sezonu bir golle tamamladı. Portimonense'ye attığı o tek gol de şıktı.

Tabi Türkiye'ye gelen ve ne yapacağı merak konusu olan bir diğer Portekiz Ligi oyuncusu da Lincoln.... Kendisi ile ilgili yorumlarımı Youtube'da Sinan Yılmaz ile yaptığımız yayında dinleyebilirsiniz. Burada tekrara girmeyeceğim. Fakat Santa Clara'nın yedinciliği de en az Gil Vicente'nin beşinciliği kadar alkışı hak ediyor. Santa Clara'nın başarısının en önemli sac ayaklarından biri Lincoln'dü. Bir diğeri Morita ise Sporting'in yolunu tuttu. Bir de Rui Costa var ama o sanki takımda kalacak gibi...

Sezonu altıncı bitiren Guimaraes'ten daha iyi bir performans beklerdik. Famalicao'nun sekizinciliği son beş haftada topladıkları 11 puan sayesinde geldi. Yoksa küme düşme adaylarından biri olarak yaşadılar sezonu. Orada da dikkatimizi çeken isim Lens'ten transfer edilen forvet Simon Banza oldu. 25 yaşındaki oyuncu sezonu 14 golle tamamladı.

Bruno Pinheiro önderliğindeki Estoril sezonun sürpriz takımlarından biri olacakmış gibi başladı ama ne zaman hocanın adı Beşiktaş ile anıldı (ve transfer yattı) takımın da düşüşü başladı. Yine de lige yeni yükselen bir takım için 9. basamak fena değil. Ligin diğer yenileri Vizela ve Arouca da ligde kalmayı başardılar.

Sezonun en kötü takımı olan Belenenses, son virajda bir kıpırdanma gösterse de yeterli olmadı ve küme düştü. Fakat Tondela'nın düşmesi şaşırtıcıydı. Ligin iyi top oynayan takımlarından biriydi. Hatta kupa finaline kadar yükseldiler. Fakat hem ligden düşmenin üzüntüsünü yaşadılar hem de finalde Porto'ya yenildiler. Ben sezon başında pozitif futbol oynamaya çalışan bu takımın ligde kalmasını isterdim ama bazen pragmatik olmak gerekir. Berbat zeminli deplasmanlarda, yağmurlu havalarda bile yerden pasla oynamayı tercih ettiler. Sezon boyunca attıkları 41 gol, alt sıralar için fazlasıyla yeterliydi ama kalelerinde gördükleri 67 gol, felaketin habercisi gibiydi.

Ligden düşen son takım Mayıs ayının sonunda belli oldu. Moreirense, play-out mücadelesinde alt ligin üçüncüsü Chaves ile karşılaştı. Geçen sezon Gaziantep FK'da da görev yapan Ricardo Sa Pinto, sezonun son bölümünde Moreirense'yi kurtarmaya geldi ama tatmin edici bir performans gösteremedi. 2-0 kaybettiği maçın rövanşını 1-0'la kazanınca, Moreirense alt lige düştü. Bu arada Sa Pinto da yeni sezonda İran'ın İstiklal takımında görev yapacak. Futbol topunun peşinde gezmeye devam...

Lige yükselen diğer iki takım ise, kısa bir veda sezonu yaşayan Rio Ave ve 83 sene sonra en üst lige dönen Lizbon temsilcisi Casa Pia oldu.

Bu arada 34 maçın 17'sini berabere bitiren Boavista'ya da ayrı bir alkış....

Yeni sezonda görüşmek dileğiyle...

Bir önceki sezonu hatırlamak için TIKS

Hiç yorum yok: