Salı, Haziran 28

Steamboat Bill Jr.

 


Charlie Chaplin - Buster Keaton savaşında, tarafım Chaplin olur. Çünkü ne olursa olsun, ben basit bir seyirciyim. Ve Chaplin filmleri seyirci için çok daha ilgi çekici. Üstelik aradan 100 yıl geçmesine ve sinemanın form değiştirmesine rağmen; şu zamanda bile hiç yadırgamadan Chaplin filmlerine girişmek ve sıkılmadan çıkmak mümkün.

Keaton da başarısız değil zaten. O da unutulmaz işlere imza atmış. Fakat seyirci gözümü yanına çekerek savaşı kazanması mümkün değildi. Öte yandan eğer bir sinemacı veya sinema öğrencisi olsaydım tercihimi Keaton'dan yana kullanırdım.

Steamboat Bill Jr. 70 dakikalık bir film. 70 dakikanın sonunda hikaye olarak ne anlattığını sorsanız, tabi ki anlatırım ama çok da etkilendiğimi ifade edemem. Ya da çok etkileyici bir öykünün varlığından da bahsedemem. Zaten biraz, yeni dönem komedi filmlerine benziyor. Birkaç skecin toplanıp arka arkaya getirilmesinden oluşturulan bir bütün var. Ama zaten bu film; konusuyla değil, Keaton'ın yeteneği ile öne çıkıyor.

İlginçtir, filmin sonunda yönetmenlik sıfatı sadece Charles Reisner'a verilmiş. Bunun nedeni halen tartışmalı. Oysa dönemin tanıkları, Keaton ile ikisinin ortak bir yönetmenlik yaptığı konusunda hemfikirler. Zaten kamuoyu hafızası da, aradan geçen yılların ardından filmi "Bir Keaton filmi" olarak anımsıyor.

Kesinlikle bir sanat eseri izlediğimi ifade edebilirim. Belki konu geniş hatlarıyla hafızamda yer etmiyor ama bazı sahnelerin kusursuzluğu (üstelik dönem şartlarını, yani 1928'i düşününce) nefes kesmeye yetiyor.

Mesela fırtına sahnesini tekrar tekrar izlemek gerek. Üstelik o sahnede Keaton'ın dublör kullanmaması ve en ufak sapmada hayatını kaybetme ihtimalinin bulunması sahneye biraz daha anlam katıyor. Rivayetlere göre, sahnenin çekiminden bir gün önce Keaton'ın stüdyosu iflasını açıklamış. O nedenle, çekim kazasında hayatını kaybetme ihtimali onu pek korkutmamış. O derbeder ve melankolik halde kameranın önüne gelirken, set çalışanlarının yarısı olası bir kazayı görmemek için seti terk etmiş.

 Bu sahne kadar üst düzey olmasa da, pek çok etkileyici sekans mevcut. Müzik şahane. Filmden çıkar,bağımsız bir şekilde çalsın; 70 dakika boyunca yine dinlersin. Sessiz sinemanın en iyi örneklerinden biri; ayrıca izlediğim en başarılı Keaton filmi de olabilir. En azından; tarihin en saygı uyandıran filmlerden biri olduğu su götürmez...

Hiç yorum yok: