Burada çoğu zaman yerdiğim Woody Allen ve onun filmlerinden sonra ayrı bir yere koyabileceğim yapımlardan biri...
Yine çok iyi bir film olduğunu iddia edemem. Fakat internetteki yorum sayısı ve toplumdaki bilinirliğini düşününce, hakkının yendiğini düşünüyorum. Bence yere göğe koyulamayan birçok Allen filminden daha iyi.
Bir Spike Lee filmi gibi başlasa da sonrasında hızlıca akan ve bambaşka yerlere evrilen değişik bir film oldu. Belki de bu yüzden takibi biraz zor gelebilir. Aslında keşke Spike Lee filmi gibi devam etseydi ve o fikir üzerinden yürüseydi.
Mahalledeki bankayı soymak isteyen ve bunun için bankanın yanındaki dükkanı tutan, onu da paravan bir kurabiyeciye çeviren birkaç sakar arkadaş grubu... Harika... Üstelik sonrasında o kurabiyecinin satışları patlıyor ve olaylar gelişiyor...
Burada da olaylar gelişiyor ama bir daha kurabiyeciye uğramıyoruz. Ama zaten Allen filmlerinde diyalog takip etmekten nevrimiz döndüğü için, bu kabul edilebilir bir durumdu. Daha takip edilemez örnekleri görmüştük. Gerçi burada da yine hızlı diyaloglardan kaçamıyoruz. Fakat olsun; hem ilk yarıdaki fikir hem de devamındaki "Sonradan görme" kültürüne atılan komik bakışlar hoşluk katmış. Yine de ikinci yarının daha durağan olduğunu belirtmek gerek. Bu da birçok insanda not düşürmüş olsa gerek...
Onun dışında yönetmenimiz Hugh Grant'i çok iyi kullanmış. Grant da müthiş iş çıkarmış zaten. Ayrıca Allen, New York'a biraz az rol vermiş ki, bu da değişik bir durum oldu.
Sonuç olarak sevabıyla günahıyla keyif aldığım nadir Allen filmlerinden biri oldu. İyi ki Allen önyargıma yenik düşüp burun kıvırmamışım. Buradan yönetmenimize teşekkür ederim. Spike Lee'yi özlediğimi fark ettirdi bana...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder