Cumartesi, Ekim 29

Hikaye Bir Gol

Futbol hikayeler oyunudur. Hikayeler olmasa, hikayeler çıkmasa, birbirimize neler anlatacağız kurulan masalarda... Kim ne derse desin, bazıları romantik bulsun, bazıları "abartıyorsunuz" desin fark etmez. Bazı durumları ihmal etmemek lazım, bazı olayları anlatmaktan vazgeçmemek lazım.

Tahminim öyle olmayacak ve Karagümrük - Galatasaray maçının gündemi Okan Buruk'un tercihleri, Adnan'ın kırmızı kartı gibi 'gündem' konuları olacak. Sonra diğer maçlar oynanır ve haftanın gündemi ona göre şekillenir. Fakat Emre Taşdemir'i unutmamak lazım.

Tamam; çok iyi bir sol bek performansı vermemiş olabilir. Ya da bir maçla dünyanın en iyi sol bekine dönüşmedi. Hatta belki de Galatasaray'ın en iyi sol bekine bile dönüşmedi. Fakat bunlar bizim konumuz değil.

Hikayeye şöyle başlayalım. Sezonun belki de en kritik maçına çıkıyorsunuz. Üç haftadır kazanamıyorsunuz. Bir maçı daha kayıpla geçirirseniz çok büyük eleştiriler alacaksınız, hatta taşların yerinden oynaması bile gündeme gelebilir. Böyle bir ortamda biraz sevimsiz bir stadyumda, formda bir rakiple karşılaşıyorsunuz. Böyle bir anda ve böyle bir maçta radikal bir tercih yapıyorsunuz. Sezon başından beri süre alamayan, geçen sezon kiraya giden, öncesinde de takıma çok fazla katkı veremeyen bir oyuncuyu sırf üç yerli kontenjanını sağlayabilmek için sahaya sürüyorsunuz.

Hikaye burada da bitmiyor. Saha içinden ayrılıp Twitter'a dönüyoruz. Spor yazarları ilk 45 dakika boyunca Emre Taşdemir'i ve Emre Taşdemir tercihini eleştiriyor. Sonra ikinci yarı başlıyor. 10 kişi kalan rakibin kalesinde kamp kuruyorsun. Fakat sezon başında transfer ettiğin dünya yıldızları adeta rakip kaleci Viviano'yu topla dövüyor.

Mertens vuruyor atamıyor, Icrardi vuruyor atamıyor, Oliveira vuruyor atamıyor, Rashica vuruyor atamıyor, Mata bile girince önce atamıyor...

Ve sonra; 2016'dan beri Süper Lig'de gol atamamış o sol bek; ilk 45 dakikada yerin dibine sokulan, kontenjan dolsun diye sahaya atılan adam golünü atıyor. Sonra bir de asist yapıyor ve maça damga vuruyor.

Şimdi bu hikayeyi es mi geçeceğiz. Bence geçmemiz lazım. Yıllar sonra anlatırız. Aklıma 2002 Samsun deplasmanında gol atan Radu Niculescu geldi mesela. Kimse onu iyi futbolcu olarak hatırlamaz, kimse onu 11'lerine yazmaz. Fakat aradan geçen 20 senede halen konuşulur o maç, o gol, o sevinç... Emre de öyle bir hikaye ekledi biz işte.

Ne güzel. Bu oyun böyle güzel. 

Hiç yorum yok: