Sevgili kız arkadaşımın animasyon film izleme merakı var. Çok sever. O kadar çok sever ki, bazılarını tekrar tekrar izler. İzlerken de beni yanında ister. Yakın zamanda, daha önce izlediğimiz Nemo'nun hikayesine bir kez daha bakmıştık. Benim gözlerimi dolduran bir animasyondu...
İlk defa izlediğim Ratatouille ise, macera dozu daha düşük olsa da çok daha keyifli... En azından daha önce izlediğim ve buraya notunu düştüğüm birçok sinema filminden daha iyi, daha keyifli...
Hikayesi sıkıcı, saf bir çocuk konusuna sahip değil. Her yaştan, herkesi içine alabilir. Konuşan ve iyi yemek yapan bir farenin olması; inandırıcılığından bir şey kaybettirmez. Detaylara takılmıyoruz...
Remy, ailenin 'farklı' faresi olarak yaşamını sürdürür. Diğer fareler evlere girip peynir ve diğer erzaklarını yerken o anlamlı yemekler yapmak istemektedir. Fakat bu isteği pek kabul görmez. Bir gün, dramatik bir şekilde ailesinden kopar (ki bu sahnede benim de gözlerim yaşarır), bu kopuş onu Paris'e taşır.
Remy, dramı fırsata çevirir. Hayallerinin peşinden gider. Bir restorantta; başarısız bir şefin ilham perisine dönüşür. Devamında da olaylar gelişir.
Bu arada Türkçe dublaj üzerinden izledik filmi. Bu ülkenin dublaj sanatına bir kez daha şapka çıkardık. Herhalde orijinali aynı tadı vermezdi.
Filme adını veren ise bir yemek. Bilenler bilir. Bizim türlüye benzer. Bizim türlü daha güzeldir. En azından kız arkadaşımın yaptığı türlü çok güzel oluyor. Animasyon filmlerden de anlıyor. İyiyi, güzeli onun sayesinde tadıyorum.
Kısacası ben izlediğim üründen memnun kaldım. Çocuğunuza gönül rahatlığıyla izlettirmek bir yana, kendiniz de oturup izleyebilirsiniz. Yine de tekrar izler miyim emin değilim. Sanırım buna ben değil, bir başkası karar verecek!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder