Kız arkadaşımın çok zengin bir kütüphanesi var. Ben de kitapları o kütüphaneden seçiyorum. Herhalde hepsini okumam için uzun yıllara ihtiyacım var.
Fakat zengin kütüphanenin bir dezavantajı var. O kadar eser arasından kitap seçmek zorlaşıyor. Bu seçme işine, uzun ve dikkatli bir zaman ayırıyorum.
Geçtiğimiz günlerde bir kez daha kütüphanenin önündeydim. Hangisi ve hatta ne türde bir kitap okuyacağımı bilemediğim için karar vermem çok daha zordu. Hangi tür, hangi yazar, kısa mı olsun uzun mu, o mu bu mu...? Sorular bitmiyor, cevapları ise incelediğim kitapların sayfalarında arıyordum.
Derken elime bir kitap geçti. Sayfalarını çevirirken, arasında bir 20 lira buldum. Büyük ihtimalle kız arkadaşım, kitabı okurken koymuştu. Önce; parayı alıp ona vermeyi düşündüm ama sonra bu paranın bir ayraç işlevi gördüğüne kanaat getirdim. Zamanında kitabı okurken oraya koymuş ve sonra kitaba devam etmeyi unutmuştu belki de.
Bir hışımla kapadım kitabı. Bıraktığı yer kaybolmasın, para düşmesin, düzen bozulmasın istedim. Zaten kitap da çok içime sinmemişti. Onu okumayacaktım. Kitabı hemen aldığım yere geri koydum ve diğer kitapları karıştırmaya başladım.
3-5 dakika sonra aklıma o 20 lira geldi. Kaç zamandır oradaydı acaba? Kendisinin son birkaç yılda okuduğu kitapları biliyordum. Onlardan biri değildi. Fakat bir dakika? Hangi kitaptı peki? Onu da unutmuştum.
Eğer 3-4 sene önce okuduğu bir kitapsa eğer, 20 lira o zamanlarda ne kadardı? O kadar sene o kitabın arasında dururken başına ne gelmişti? Tabi ki kağıt parçasına bir zeval gelmemişti. O anlık rastlaşmamızda dikkat etmiştim, gıcır gıcır duruyordu yerine. Fakat o orada senelerce beklerken, değeri çok düşmüştü.
4 sene önce o 20 lirayla bir lahmacuncuda hesap ödemek mümkündü, şimdi ise bir lahmacun zor alınır. 4 sene önce o 20 lirayla bir halı saha maçının kişi başına ödenen parası çıkabilirdi, şimdi ondan üç tane lazım.
Hatta o arama seansında, bir Sait Faik kitabında karar kıldım. Onun da arasında kitabın fişi vardı. 2018 yılında satın alınmış. 6 lira ödenmiş. Şimdi baktım, 12 liraya yükselmiş. Demek ki o 20 lira da o zamanlar 40 liraydı.
Yazımız bir Levent Kırca skecine dönmesin ama 20 lira yıllar içinde eriyip gitmişti. Hatta ben bu gerçeği fark edene kadar geçen sürede, yeniden sayfaların arasında mahsur kalmıştı. Artık hangi kitapta olduğunu unutmuştum. Onlarca kitaba bir daha bakamazdım. Bir daha ne zaman karşımıza çıkacaktı? O zamana kadar daha ne kadar eriyecekti?
Eskiden insanlar, kışlıkların arasından çıkardığı montun cebinde para bulunca sevinirdi. Şimdi; aradan geçen aylarda o paranın orada kalmasına üzülüyor. Ya da bizim gibi melankolikler, üzülmek için bahane arıyor.
Bu olayı kız arkadaşıma henüz anlatmadım. Kendisine direkt yazıyı okutacağım. Bakalım ne tepki verecek? Ya gidip kütüphaneyi tarar, ya o 20 liranın hangi kitabın arasında olduğunu hatırlar ve şak diye söyler, ya da "boş ver" der.
Çıkan cevaba göre bu serinin ikincisini yazabiliriz; "20 lirayı kurtarmak"
1 yorum:
levent kırca skecine dönsün. o skeçleri "eheh bu ne yea" diye geçtikleri için bu haldeyiz.
Yorum Gönder