Pazar, Haziran 29

The Life Aquatic with Steve Zissou



Royal Tenenbaums çok iyi filmdi. Wes Anderson filmlerinin bir kısmını henüz izlemesem de hala onun gibisini bulamadım. Sanırım bir yönetmen, bir üretici için en iyi işinin ilk işi olması kötüdür.

Bunlara çok takılır mı ondan da emin değilim. Adamın zaten farklı bir tarzı. Farklı tarzı olan adamların "beğenilmek" konusunda da farklı düşünceleri olabilir.

Bu filmde ağır ilerleyen bir konu var. Filmden sıkılmak kolay olabilir. Hatta hikaye yönünden zayıf kalınmış. Belki de "hikaye yok" demek mümkün. Fakat ilginç şekilde bağlanıyorsunuz. Aslında ilginç de değil. Oyuncular çok iyi, görsellik müthiş, müzikler muazzam. Garip bir hüzün var filmde. Tatlı bir hüzün. İnsanın hüzünlü olmaktan mutluluk duyacağını zannediyorsunuz. Garip işte. Bu Wes Anderson tarzı.. Bunu en iyi yapabilen oyunculardan biri Bill Murray olabilir.

Yine de Cate Blanchett yerine Gwyneth Paltrow'u tercih ederdim.

Sahne sahne ilgi çekici ve heyecan verici ama bir bütün olarak vasat kalmış bir film.. Hadi bakalım linç gelsin...

2 yorum:

K. A. dedi ki...

48, bayadir girmiyordum. Bu filme yaptigin yorum beni uzer sadece. Senin de begenmeni isterdim. Wes Anderson'in ilk filmi nefistir yalniz. Bottle Rocket'i izle muhakkak. Yalniz once bi' Rushmore izle. O garip huzun bildigin gercek hayatin kendisi. Rasyonel olamiyor insanlar dogalari geregi (henuz), dolayisiyla adini koymadigin huzun aslinda hayat. Tabii ki o fadolardaki 'saudade' duygusu gibi. Baska dile bile ceviremedikleri o yok olacagini bildigin seyin onceden ozlemeye baslamak.

kutay dedi ki...

abi filmi beğenmedim diyemiyorum, değişik bir havası var.. adamın tarzını da seviyorum ama hikaye biraz zayıf kalmış. ha dersen ki hikaye çok mu önemli, değil tabi ama konsantrasyonu zayıflatıyor.

Rushmore listede...)