Çarşamba, Eylül 17

Les quatre cents coups



Belki de izlediğim zaman zihnimde ve içimde ampuller yakacak, kendi yoluma yön tayin etmeme yarayacak olan film bundan 50 sene önce çekilmiştir. Belki böyle bir film de yok ama bu merak da sürüklüyor beni. Bir yerde, bir filmde, bir kitapta, bir şehirde belki de "hayatın anlamı" denilen şeyi keşfedeceğim. Bir umut... O nedenle her filmi izlemeye, her kitabı okumaya çalışıyorum. Süre yetmiyor, arayışım bitmeyecek ama en azından bu merak ezbere dönen hayatımda heyecan yaratmaya devam edecek.

Bu paragraftan sonra merakınız tavan yapmasın, bu film öyle bir film değil. Ama olabilirdi de. O nedenle bu kadar geç izlemek üzdü. Ne yapabilirim, anca sıra geldi.

Gerçi zamanında sinemada kalıpları yıkmış.... Öyle diyorlar, ben teknik kısmından anlamam. Ama devrimci bir tarafı var, insan izlerken bile hissediyor bunu.

Okuldan kaçan bir çocuk var zaten filmde. İnsanın ilk devrimci ve isyankar hali  belki de. Ulan bizim lise o kadar boktan bir mahalledeydi ki, okuldan kaçmak gereksiz bir eylem gibi gelirdi. O yüzden 7 senede 2 kere falan kaçmışımdır.

Filme dönelim... Filmin son sahnesini bilenler hatırlar. Sene 1959. Bundan sonra birçok filmde buna benzer son sahneler kullanıldı. Bazısı buraya göndermeydi, belki de bir kısmı tesadüf. Manası çok derin.

Eğer bugün "hayatın anlamı" değil de "hayatımın filmi" diye bir filmi etiketlemek zorunda kalsam, bu hakkımı Rumble Fish'ten yana kullanırım. Orada da son sahnede benzer bir durum var. Bu filmdeki anne ile Rusty James'in hiç görmediğimiz annesi arasında da benzerlikler vardır herhalde.

Avrupalı ve yaşça daha küçük Antoine ile lise çağındaki Amerikalı çeteci Rusty James'ın isyankar tavırları birbirlerini selamlayabilir.

Ama tabi ki iki film de farklı. Bu daha karamsar, daha realist... Adam bu filmi çektiğinde 27 yaşındaymış. Muhteşem. Dehasını daha o yaşta belli etmiş. Anlatmak istediğini hiçbir kalıba bağlı kalmadan anlatabilen ve aktarabilen adamlara büyük saygı duyuyorum.

Rumble Fish gibi "erkek" bir romanı yazan S.E. Hinton da bir kadın. O da muhteşem. Nasıl üretiyorlar, nasıl yazıyorlar...

Taç atışını kullandıktan kısa bir süre sonra denize ulaşan tüm çocuklara selam olsun...

Hiç yorum yok: