Müzikler, filmler ve sanat sevicileri ilgilendiren her türlü iş... Özellikle karşı cinsle ilk tanışmalarda veya yeni bir "network"e kendini anlatırken veya GBT'ni sorgulatırken karşı taraf stalklarına.... Ülke gençliğinin en büyük sorunu bu; gizli gizli arabesk dinleyenler, ön tarafa 'bağyan yolcu' oturunca Kral'dan Number One FM'e dönen minibüs radyoları, Burak Kut albümlerine çekilen Metallica kasetleri.... Sırf kızların/toplumun "ıyy" dememesi için gizli gizli dinlenen yurt ezgileri.
Hadi bu manitacılık tarafı. Bir de siyasi tarafı var. "Bir abi vardı, sağlam ülkücüydü ama Ahmet Kaya dinlerdi" hikayelerini dinlemedik mi senelerce? Ya da giriş notasından kimin konçertosu olduğunu anlayan entellektüellerin değme arabesk gecelerinde ortaya çıkan bilinçaltları... Bunları ligler başlamamışken yürekli sosyologlar tartışabilir, halı saha maçları sonrası çaylarını yudumlarken...
Blogun en güzel tarafı işte bu. Bu tarz dillendirilemeyen sorunları bulup, eczane görevini görmek. Eczane olmadı, 'aktar' diyelim. Aktar hizmetimiz başlıyor. Ortamlarda "Ya durmuş saat bile günde 2 kez doğru saati gösterir " misali "Başkasının şarkısı olsa dilenirdiniz" diyemediğimiz şarkılar/şarkıcılar/müzisyenler.
1994'ten başlıyoruz.
Durmuş Saat Top 8 - Mustafa Sandal
Bazı adamlar da böyle. Altın yılları olur; ortalama 15 gol 15 asistle devam edilen ama Anadolu takımına gidişle noktalanan kariyerler gibi. Bir de derbi zamanları A Spor'a çağrılma falan. Mustafa Sandal'da böyledir gözümde, en delikanlı ve en deli çağlarında güzel işler yapmıştır. An itibariyle öğrendiğim bir hikaye bana "boşa değilmiş bu şarkılar" dedirten cinsten.
Mustafa Sandal güzel okullarda okur, güzel bölümler bitirir ama o günün Türkiye'si kesmez onu. Kabuk değişimi yaşanmaktadır , "kanlı mı olsun kansız mı" tartışmaları sürerken ,o Amerika'nın yolunu tutar eğitim için. Kuzey Avrupa'nın defansları nasıl iyiyse Venezuella'nın kızları da dünyaca ünlüdür. Kızı-tozu-kolonyası derlermiş hatta. Gabi isimli bir kıza tutulur orada. Venezuella'nın en güzel kızının kızı. Flört başlar, tam adı konacakken Gabi'nin Erasmus'u biter ve ülkesine döner. Başlarda hafta sonları Güney'e iner, gizlice buluşurlar falan ama gözden ırak olan, gönülden de ırak olur... Ki Amerika da Irak'a girmiştir bu esnada.
Sonra eğitimler biter ve Sandal Türkiye'ye döner. Kızı da artık orada evlendirirler. Sandal, aileden müzisyendir. Çevreleri çok geniştir. Gabi Yengemiz onun şair kişiliğini de geliştirmiştir. O gün ve bugün Türkiye'yi sallayan tüm baba şarkıları, o dönemden kalmadır. Hatta şehir efsanesi olarak anlatılır ki; Gabi Yenge yıllar sonra Türkiye'ye gelip bulmuş Mustafa Sandal'ı falan. Eskisi gibi olmamış. Hiç eskisi gibi olur mu. Tüm Gabilerimize, tüm kabilemize bu Top 5... Bu adamları üzmeyin.
1-) Suç Bende
Üç sene üst üste şampiyonlukların üzerine gelip, etkilenip Beşiktaşlı olup, sonra duraklama sürecine girilen yıllardı. Almanya'dan Daum gelmişti. İlk harf oyunlarını o pankarttan öğrenmiştim. "Taraftarın yanın DAUM ursama". Sevmek böyle bir şey olmalıydı. Farklılık güzeldi. Gazeteler kuponla org dağıtır, biz de bu şarkıyı çalmaya çalışırdık. Daum sürekli kırmızı çizgilerimizi okşardı. Bu şarkıda bulunan "ulan doğulu sazlar ama bir yabancı havası da var" kaosu, turistlerin Kapalıçarşı'yı neden sevdiklerini açıklayan nedenlerdendi.
2-) Beni Ağlatma
Bir şarkı tribünlerin diline düştüyse o şarkı olmuştur. Yıllar sonra bir Hollandalı'yı bile etkilemesi de bu yüzdendir işte.
Şarkının içindeki gitar solosu, yıllar sonra dilenmeye başlayacağım Erkan Oğur'undur. Viral reklam misali bilinçaltımıza girmiştir.
3-) Neredesin (Yokluğunda Çok Kitap Okudum)
Gabi Yenge'ye yazılmış bir şarkı, çok belli. Tabi yengeye yazılmış olduğu için o yokluk zamanlarımızın şarkısıdır. Şarkıların kliplerini hayatımla çekme takıntım yüzünden askerde okuduğum kitapların resmini çekip, bunu yazmıştım resmin altına.
Krizler atlatılmış, Daum'la şampiyon olunmuştur artık. Önlükten kravata, 'öğretmenim'den 'hocam'a geçiş yapılmıştır artık. Hayata bakışımızın şekillendiği yıllar (ya da çoktan şekillenmişti). Remixlerle ilk tanışmamız... Bu şarkının remixi daha fazla alıp yürümüştür. Film tadında çekilen klibi, saçı platine boyatma özentiliği, FIFA 96'da tüm oyuncuların kafasını aynı yapma şifresi varmış söylentileri... Yine o Erkan Oğur gitarı, yine bir anda oluşan "YAZ" hissi.
Bu şarkının farklı bir anısı da; Youtube'da dolaşırken bir yorum dikkatimi çekmişti . Arap Emirlikleri'nden bir çocuk bu şarkının sözlerini sormuş yıllar önce ve kimse iplememişti. Hatta çocukla goygoy yapmışlar. Üşenmeyip şarkının sözlerini İngilizce'ye çevirdim ve yanıtladım. Çocuk yarım gün içinde geri döndü, teşekkür etti fakat ne demek istediğini anlayamamış. Daha sonra açıklaya açıklaya anlattım. Baya uğraşmıştım ama hayır duamızı almıştık.
5-) Gidenlerden
Klibi olmadan yürüyen şarkılardan. Kulak olarak melodi aşığı olduğumuzun resmidir. Direk yazı hatırlatır, atmosfer direk sepya. Seni deli 'gabi' özledim gidenlerden...
6-) Kalmadı
Kırmızıda durunca, açık camlardan dışarı yüksek sesle salınıyorsa bir şarkı, sıcak bir yaz gecesinde, o şarkı tutmuştur ve olmuştur. Bu da o şarkılardan... Kanunun muhteşemliği, platonik aşklar, 96 yazı, Ertuğrul transferi, Sergen'in gidişi..
7-)İki Tas Çorba
O yılların şarkısı; semtten sahil yolu geçmediği, o yolun yerine denizin olduğu, sayfiye zamanları, Cadde'nin çift yönlü olduğu, Kadıköy'den tramvay, Eminönü'nden vapur olduğu zamanlar.
8-) Denize Doğru
Denizi olmayan şehirlerde doğsaydık ya da yaşamak zorunda kalsaydık ne olurdu diye düşündüm birden. Semtimizin şarkıları, çocukluğumuzun, kenstel dönüşümümüzün.
"En güzel golleri" derleyip sunmanın da vahşi bir tadı varmış. Bir de Mustafa Sandal'ın takımlar üstü bir yönü de vardı. Galatasaray'a Şampiyonlar Ligi şarkısı yaparken, Beşiktaş sezon açılışına katılabiliyordu. Milli Takım'a da şarkı yapmış ve Türkiye'yi kucaklamıştı.
İş bu yazı 8 kez doğru saati göstermiş ve misyonunu tamamlayarak, kendini imha için blogun tozlu sayfalarına doğru kendini bırakmıştır.
Yazar: Refet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder