Perşembe, Temmuz 29

Ghadi

 

Ghadi güzel bir Lübnan filmi. Eğlenceli, sıcak, samimi...

Fakat diğer yandan da oldukça sinir bozucu. 

Ghadi, down sendromlu bir çocuktur. Klasik bir Ortadoğu kentinin, standart bir mahallesinde yaşamaktadır. Dedikoducu, baskıcı, her şeye karışan, herkesi yargılayan, az veya çok ama muhakkak mutsuz, başkalarının birey olarak yaşamasına izin vermeyenlerin yaşadığı bir mahalledir burası. Film için özel olarak kurulmuş bir settir ama bir yandan da tamamen gerçektir. Hepimizin bildiğidir. 

Ve bu mahallenin sakinleri, Ghadi'yi de istemezler. Oysa hikaye mahallenin Ghadi'yi istemesiyle başlamıştır.

Ghadi'nin babası (Leba) ve annesi zaten iki çocuk sahibidir. Fakat ikisi de kızdır. Mahalleli inatla onlara erkek çocuk sahibi olmalarını dayatır. En sonunda üçüncü çocukları olarak Ghadi doğar. Fakat yıllar boyunca o rahatsız edici baskıyı kuran mahalleli, bu sefer de kendi kendine bağıran, çok ses çıkaran, gece gündüz camda oturup insanları korkutan Ghadi'yi mahallede istememeye başlar. Hatta ailesine, çocuklarını bakımevine vermelerini önerirler. Hatta bunu zorlarlar.

Filmin hoş tarafı bundan sonra başlar. Ghadi'nin müzik öğretmeni olan babası, mahallenin Ghadi'ye sahip çıkması için bir oyun oynamaya karar verir. Bu oyun, küçük çocuğun ilahi güçlerle donatıldığı yalanıdır. Bu yalan alıcı bulur. Zamanla mahalleli Ghadi'yi sevmeye, daha doğrusu onun 'ışığı'ndan faydalanmaya başlar. O artık 'kutsal' bir varlıktır.Ve kimse onu mahalleden söküp atamaz.

Film güzeldir. Hikaye güzel işlenir. Başroldeki Georges Khabbaz, aynı zamanda senaryonun sahibidir. Yani hem yazmış, hem oynamıştır. Yılmaz Erdoğan filmleri gibi bir tat oluşmasının nedeni veya sonucu bu olabilir. Diğer yandan Reha Erdem filmleri gibi renklidir. Zaten zorlasak başka Türk yönetmenlerin tarzlarıyla da benzerlikler bulabiliriz. Ne de olsa buralara yakın bir filmdir...

Yönetmen Amin Dora'nın ise ilk (ve şu ana kadar tek) uzun metrajlı filmidir. Ve bu film Oscar'da ülkesini temsil eder. Gerçi kısa listeye kalamamış ama olsun. 12'den vurmak budur.

Filmin adı Ghadi'dir ama Ghadi karakteri film boyunca ön planda değildir. Onun yarattığı etkiyle diğer karakterleri daha çok görürüz. En çok babayı ama sık sık mahallenin diğer insanlarını... Onların değişimini fark ederiz. Hatta sadece birkaç karakter değil, toptan bir mahallenin değişimini izleriz.

Her şeyi güzel kurgulanmış, güzel işlenmiş. Beni rahatsız eden tek noktası anlatıcının (Leba) çok fazla konuşuyor olması. Ben filmlerde bu anlatıcı olayını pek sevmiyorum. Gerçi bu da çok büyük bir günah değil. Tek kusur bu olsun.

Böyle hoşuma giden filmlerden sonra senaristlerin ve yönetmenlerin diğer filmlerini bir göz atarım, bazılarını kafama yazarım. Amin Dora'nın başka filmi henüz yok. 2013 yapımı Ghadi'den sonraki dönemi boş geçmiş. Fakat senarist Khabbaz öyle değil. Uzun zamandır aklımda olan, pandemiden hemen önceki dönemde en çok merakımı celbeden, Oscar!da kısa listeye de girip ödüle aday olan Kefernahum da onun kaleminden çıkmış.

Benzer bir iş olmadığı muhakkak ama en yakın zamanda izlemeye çalışacağız...

Hiç yorum yok: