Perşembe, Mart 3

Terraferma

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, ardından yaşananlar, Batı'daki tepkiler, gelen haberler...

Sanırım savaş ve yaşanan gelişmeler hakkında sık sık konuşmamız gerekecek. Devamlı yeni bir haber geliyor, yeni bir tartışma konusu karşımıza çıkıyor. İçimizi dökeceğimiz yer de burası olacak.

Ortada sayısız mesele var. Bunlardan biri de mülteci konusu. Daha doğudaki savaşlardan kaçanlara çelme takanlar, Ukrayna'dan gelenlere kapılarını ardına kadar açtı. Hatta Ukrayna'dan gelenleri de ayırdılar. Sarı saçlı mavi gözlüler için işler daha kolayken, Ukrayna'da yaşayan Afrikalı işçiler, öğrenciler, çocuklar trenlere alınmadı.

Batı'nın bu konudaki iki yüzlülüğü zaten bilinen bir durumdu. Söyleyen söyledi, dinleyen dinledi. Yüzlerine karşı söyleyince bile bir değişim olmadı. Hatta kendi toplumlarında bile bu konuyu dillendirenler olduğunda kafalarını güme gömdüler.

Biz şimdilik bu konuya değinmeyelim ve konuyla ilgili bir film önerisinde bulunalım.

İtalya'nın 2011 senesinde Oscar adayı olan filmi Terraferma esasında çok başarılı değil. Benim beklentim daha yüksekti. Son yıllarda bu konu hakkında yapılan filmlerin sayısı artmıştı. Haliyle Terraferma'yı benzerleri ile kıyasladığımızda, onlara nazaran zayıf kaldığını söylememiz mümkün.

Muhteşem fragmanı, fragmanında çalan müziği, fragmanında sadece tek bir repliğe yer vermesi ile beni etkilemişti. Ayrıca bir İtalyan/Akdeniz filmi olmasının avantajını, görüntü yönetmenliği açısından çok iyi kullanmış. Manzaralar, görüntüler çok temiz... Anlatımı etkileyici, oyuncular iyi.

Fakat senaryo biraz tutuk. Yine de filmi bir karşıtlık üzerinden kurması beğenimi kazandı. Bu sayede birçok metafora ve vurucu sahneye imza atılmış.

Hikayemiz Sicilya yakınlarındaki bir adada geçiyor. Ada sakinleri hayatını balıkçılık ve turizmden kazanıyor. Haliyle adaya dışarıdan gelenlere özel bir ilgi gösteriyorlar. Tabi eğer onlar turist ve batılı olursa...

Bir gün adaya Etiyopya'dan birileri gelir ve ortalık karışır.

Tam da bu günlerde izlenmesi gereken filmlerden. Ayrıca senaryosunu ne kadar 'gömsem' de; her filmin markası sonudur. Sonu kuvvetli olan filmler her zaman bir adım öne çıkmayı başarır. Terraferma; sonunu bağlayamayan türdeşlerinden ayrılıp çok güçlü bir sonla kapatıyor kamerasını...

Filmi izleyince ister istemez, Akyarlar'a cansız bedeni vuran Aylan'ı da hatırlıyoruz. Deniz yoluyla Avrupa'ya sığınmaya çalışan mültecilerin sembolü olan Aylan'ın hikayesi 2015'e damga vurmuştu. Terraferma ise 2011'de çekildi.

2011'de anlatıldı; bir işe yaramadı.
2015'te çok sert bir şekilde yaşandı; bir işe yaramadı.
2022'de bakalım neler göreceğiz bu sefer...

Hiç yorum yok: