Pazar, Ağustos 24

Beşiktaş'ı Tutmak




Yaş büyüdü, olgunlaştık, içimdeki nefret tohumları kayboldu. Ekmek kavgasına giren adam artık maç kavgasına girmiyor herhalde. Fanatizmin dozu düştü, hevesim kaçtı, heyecanım kayboldu. Ve büyün bunların sonunda soldan ceza sahasına giren Olcay'ın vuruşunda top auta çıkına "At be oğlum onu" diye haykırdım. "Lefterlerle Metinlerle büyüdük biz" diyen 70 yaşındaki adamlara döndüm. Tamam onların 3-1'lik Macaristan galibiyeti biz de her önümüze gelene Leeds maçlarını anlatıyoruz ama bu kadar benzeyeceğim de hiç aklıma gelmezdi.

Olayı "ekmek kavgası ve olgunlaşma"ya atıyorum ama belki de Ali Sami Yen'ın yıkılması, passolig ve 17 Haziran duruşu bunun zemini hazırlamıştır. Hala düşünüyorum, Demba Ba'nın devre sonunda kaçırdığı gole üzülmeme tam olarak ne neden oldu?? Nedenini bulunca yazarım. Ya da zaten artık yazmam. Çok da önemli değilmiş. Direkten dönen topu Ersan uzaklaştırınca "Oh" çekmek gibi.. Bulunca rahatlarım, sonra da üzerine konuşmam.

Bir de Beşiktaş'a pas atmak lazım tabi. Bu duyguların oluşmasında sahadaki oyuncuların da payı var. Olcay'ı ne kadar sevdiğimi herkes biliyor. Veli, Pekto, Demba Ba, Tolga Zengin... Sempatik oyuncular var sahada. Onlar kazansın istiyorum. Sanırım takım değil adam tutuyorum artık. İyi oynayan kazansın, bir de elin İngiliz'i kazanacağına "bizim çocuklar" kazansın.

Evet tam 65 yaş...

Hiç yorum yok: