Bilginin hızla yayılması, olanın çok çabuk bir şekilde sınırları aşıp evrenselleşmesi iyi bir şey mi? Bazı toplumlar için olabilir. Bizim için değil. Buralarda olayın kendisini öğrenmek, yorumlamak, bir şeyler çıkarmak pek önemli değil. Aslolan ait olunan kimlik üzerinden taraf tutmak. PSV taraftarlarının Madrid'de yaptıkları gibi..
Olayın savunulacak hiçbir tarafı yok. Savunmak bir yana, tepki koymak gerekiyor. Ama bunun da bir piramidi var. Küçümsenen medeniyet bu refleksi gösteriyor. Önce Madrid halkı ayaklanıyor zaten. Sonra Madrid polisi. Ardından Madrid valisi. PSV kulübü, taraftar dernekleri. Belki bunun yaptırımları da olacak. Bunlar medeniyet tartışmalarına girenlerin atladığı bir şey; medeniyet tam olarak bu.
Batı hayranlığı başka bir durum. İnsan hakkının yasalarla korunmaya sağlanması, bir adalet mekanizması geliştirmek ve bunu örnek almaya çalışmak bambaşka. Bu olay Türkiye'de olmaz diyebilme cesaretine sahip olmanın iki ihtimali var. Bunu dile getiren ya ülkeyi bilmiyordur ya da karşısındakini salak yerine koyuyordur. Hepimiz ergenlik döneminde derbiler öncesi bedava biletler için koşturduk. Koşturanlar öz be öz bu toprakların çocuklarıydı. Siyasi partilerin yardımlarında yaşanan manzaralar ortada.
İnsan her yerde insan. Aynı zayıflıklar, kötü niyetler her toplumda var. Önemli olan kurumların, toplumun ve yasaların bu olaylara ne kadar izin verdiği, nasıl cezalandırdığı.
Avrupa devletlerinin emperyalist olması, kurdukları medeniyetin sahip olduğu zenginliğin katliamlarla kıtaya akması bir başka konu. Fakat yakın geçmişe kadar iki kanlı savaş geçirmiş, hakları için mücadele etmiş, kavramları ortaya çıkarmış bir halkın; vergi verdikleri devletlerle aralarındaki ilişki bambaşka bir pencere. Devletin tebaası olmayı tercih edenlerle, devleti kendi haklarına göre şekillendirmeye çalışanlar; medeniyet çatışmasına girmemeli.
Bunu niye konuşuyoruz ondan da emin değilim. Bu derin analizlere nasıl geldik? Madrid'in en ünlü meydanında yaşanan bir olayın bu ülke gündemine çatışma oluşturacak kadar girmesi biraz acayip değil mi? Cumhurbaşkanının bu konuyla ilgili konuşma yapması, buradan çıkarım yapması... Bir üst paragrafı aynı konuşmada, ben gidersem devlet yıkılır mealindeki cümleleri daha net açıklıyor. Medeniyetler arasındaki farkları az çok anlamamıza neden oluyor.
İspanyol sivil toplum kuruluşları, PSV taraftarına savcılığın soruşturma açması için baskı yaparken; burada cinsel istismar davasına yayın yasağı getirildi. Medeniyet suç yarıştırmakla belirlenmiyor. Suçu, haksızlığın, adaletsizliğin üzerine korkmadan gitmekle, caydırıcı cezalar üretmekle, sağlam bir toplum için gerekli eğitim sistemi oluşturmakla güçleniyor.
Dünyanın her yerinde siyahilere muz gösteriyorlar. Bazıları bunu kınar, cezalandırır, bazıları 'midem ağrıyordu' diyerek üstünü örter.
Buraların tadı kaçıyor. İnsan doğduğu yerden gitmek istiyorsa, başka alternatifler arıyorsa bireysel huzuru yerinde değildir. Demek ki tarihsel birikimle gelen, ataların kurduğu o şanlı medeniyet huzur veren bir düzen sağlayamamıştır. Madrid'deki olayda aşağılananlar, Erdoğan'ın dediği gibi mülteciler değil; Balkanlardan gelen dilenciler. Ama farketmez; velev ki mülteciler... Sonuçta son yıllarda Avrupa'ya giden mülteciler çoğunlukta, somut bir gerçek.
Yanımızdaki yangından çıkıp kendilerine yer arayan mültecilere sorsak (ki çoğu hala bizimle beraber), tercih hakkı versek hangi medeniyeti seçerler sizce? Sanırım buradaki sahillerden bindikleri botların yönü doğru cevabı gösteriyor. İnsanların ölümü göze alarak gittikleri yerde kusursuz bir medeniyet olmayabilir. O zaman daha da kötü. Demek ki oldukları yerde ölümü göze aldıkları kaçtıkları bir medeniyet(!) var demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder