Perşembe, Nisan 13

Siddhartha



Siddhartha geride bıraktığımız yüzyılın önemli kitaplarından biri ama geleceğe ne kadar taşınacak? 2017 yılının başında ilk kez okuduktan sonra aklımda kalan bu oldu. Cevabımdan emin değilim. Taşınır veya taşınmaz cevaplarının ikisi için de geçerli açıklamalarım var. 

Çok sevdiğim bir arkadaşımın en önemsediği kitaptı. Bana da tavsiye etti. Zaten genelde böyle oluyor galiba. Dünyada en çok okunan kitap olmayabilir ama kesinlikle dünyada en çok sayıda insanın "bir numaralı" kitabı. Bütün bunlara rağmen, yeni bir şeyler hissetmeyeceğimden emindim. Konuyla ilgili az biraz bilgisi olanların; yıllar boyunca Doğu felsefesi ile ilgili duyduğu şeylerden çok da fazlasını vermeyen bir kitap. Fakat bunu 2017'de söylüyoruz. Kitap ilk kez 1922'de yazılmış. Kitabın dünya üzerinde ilgi çekmesi ise 1960 ve 70'lere denk geliyor. George Harrison'ın sitar çaldığı, hippilerin yola düştüğü, Avrupa'da kaldırım taşlarının oyulduğu dönemlerde... Gençliğin bir şeyler aradığı zamanlarda; bir yol gösterici olmuş. Şaşırtıcı değil. Zaten kitabın kendisi bunu vad ediyor.

Yine de o dönem gençliğin aradığı bir çok şey vardı. Sadece maneviyat değil. Hayatı kolaylaştırmayı da, toplumda bir yer edinmeyi de arıyordu. Savaştan çıkmış bir kuşaktı. Yokluğu yaşamış, varlığı arıyor; öte yandan savaşlarda ölmeye devam edip ölümsüzlüğe muhtaçtı.

21. yüzyılın büyük nimetlerinden faydalanıp kendi içinde huzuru yakalamayan bir kitle ise hâlâ mevcut. Haliyle onlar sayesinde bu kitap okunmaya ve başucu eseri olmaya devam ediyor. Ama galiba bundan sonra hiçbir zaman toplumsal bir etki yaratmayacak. 

Dünyanın bir kısmı kitaptan veya kitabın gösterdiği ışıktan aldı. Diğer bir kısım ise toplumsal bir yönelimden kopuk olarak yaşamaya devam ediyor. Bireyselleşmenin kaçınılmaz bir dert olduğu çağda kitabın bu kitle üzerinde yeniden ilgi görmesi mümkün olmayacak gibi duruyor. Geri kalanlar ise halen acıların ve savaşların içindeyken kitabın kapağını açacak lükse sahip değiller. 

Acaba diğer klasikler için de durum aynı mı? Emin değilim. En azından ergenlikten çıkıp hayatla ilk kez tanışan gençler aynı anda Suç ve Ceza'yı, Sefiller'i veya  diğerlerini okumaya devam edecektir. Çünkü evrensel düzlemde her bireyin kafasındaki temel sorulara yanıt arıyor. Bazı doyumlara ulaşmadan vereceği mesajı odaklanmanın imkansız olduğu Siddartha ise raflarda bir kişisel gelişim kitabı ayarında kalırmış gibi duruyor.

Övdüm ve yerdim mi belli değil. Her şeye rağmen okunası kitap. Zaten çok kısa, hemen akıyor. Yazım dili de zorlayıcı değil. En azından bazı kavramlara bulaşmak için çok iyi bir giriş kitabı olabilir. Bu adama da (Hermann Hesse) boşuna Nobel vermiş olamazlar. Üstelik Hint felsefesini açıklamak için herkes yıllardır satırlarca kitap yazıyor. Adam bunu 150 sayfaya sığdırmış işte, bu önemli bir başarı.


1 yorum:

Adsız dedi ki...

40. sayfaya kadar okudum. Fena değildi ama bana çok dokunmadığı için 1 aydır bakmıyorum. Bu yazına denk gelmem vesilesiyle akşam devam etmeye çalışacağım.