Salı, Nisan 18

Sen Aldırma



Mahalle maçlarının halı saha maçlarına, halı sahaların da yarım profesyonelliğe (böyle formalı, hakemli, kamera kayıtlı, ligli, internet siteli, sponsorlu falan) devşirildiği sahaların birinde geçiyor olay.

Bu ortamların klişesidir, kimi 'maksat ter atmak' amacıyla gelir, kimi kilosuna rağmen iyi koşar, bileklerine hakimdir, kimi adam eksikliğini gidermek için "sen sana gelen topları ileri vur yeter" diye fasulyeden oynar.

Ama illa ki her maçın, hiç tanımadığımız, birilerinin arkadaşı, halihazırda altyapıda oynayan/oynayacak olan/terk/bırakan/oynamış adamları vardır. Gelirler, görevlerini yaparlar ve giderler. 61 numaralı Trabzonspor formalı olanlara çok rastladım. Maç sonu 10 plastik bardak, 2 litrelik Fruko goygoylarında ise "Trabzon'un ne adamları var hala gidip abuk sabuk adamlara para harcıyorlar" geyiğine bağlanır.

"Benim arkadaş Kartalspor'da Volkan ve Servet'in devresiydi, ayağı kırılmasa şimdi 3 büyüklerdeydi. Onu çağırayım mı? Bu tarafta oturuyor"

Yazıya girişte bahsettiğim yarı profesyonel ortamlara geri dönelim. 10 kişi. Ortam şampiyonlar ligi. Galericiler, pırlantacılar hesabı. Bir tarafta ünlüler diğer tarafta ise ünsüz ünlüler. Beşiktaş, Galatasaray altyapısının zıpkın çocukları, eski futbolcular. Kaybeden anlı-şanlı Etiler etçilerinde et ısmarlıyor.

Maç başlıyor, ünlülerin sinirleri bozuk. Şimdi bunlar sanatçı ya, üretemedikleri zaman huysuz oluyorlar herhalde. Birden bir zıtlaşma oluyor, ünlülerden biri karşı taraftan genç bir çocuğa sert giriyor. Maç duruyor, ambulans geliyor, feryatlar figanlar... "Uche'nin ayak kırılması" durumu gibi herkes teşhisi koyuyor bile.

Ayağı kırılan kişi, Beşiktaş altyapısının en deli çocuklarından. Devreleri şu an Lyon maçını düşünüyor A takım kampında. Peki o nerede? Futbol hayatı bittiği için 1.400+Yol+yemek+SGK'ya bir hangar güvenliği...

"Futbolda böyle şeyler var" denilebilir. İlk de değil son da... Konumuz başka. Çocuk hastaneye giderken yanında kimse yok. Acillerde perişan oluyor. Doktorlar ameliyat diyor , "kurtarılabilir belki" diyen var. İğneler/ilaçlar/serumlar/tedaviler dünya para. O gün o sahada olan herkes salakta. Bir kişi hariç.

O gün o sahada olan, ayak kırılma anını içi kırıla kırıla geriden izleyen bir kişi... Tüm masrafları karşılıyor, aileye yardımcı oluyor, çocuğu işe sokuyor...

Bu kişi şu an bir yoğun bakım ünitesinde 'giderim buralardan, bir pantolon bir ceket' diye mırıldanmakta kimsenin duymadığı bir şekilde. O kardiyovasküler aletinin bip bip sesleri arasında.




Yazar: Refet

Hiç yorum yok: