Pazar, Nisan 23

Cold Mountain


18 yaşındayken beni etkilemezdi. Savaş soslu bir aşk filmi, ünlü oyuncular vs… Bunlara tepkimiz olmalıydı o yaşlarda. İzlemedik.

Sonra, yıllar sonra, yaşadığımız topraklarda yaşananlar yüzünden belki kuruntu yaparak belki korkaklığımızdan iç savaş endişesi yaşamaya başladık. O zaman da bir şeyleri değiştirmek yerine evde oturup iç savaşlar hakkında çekilmiş filmlere göz attık. Karşımıza da bu film çıktı.

Yıllar önce yanılmışız. Zaten 18 yaşında kim yanılmıyor ki? Zaten 18 yaşında nerede yanılmadık ki? İlk hata “savaş soslu bir aşk filmi” sanmamızdaydı. Tamam savaş sahneleri olan, sık sık çatışmaların olduğu, stratejilerin öne çıktığı bir film değil. Ama savaşlar da sadece bunlardan ibaret değil. Hele bir iç savaş hiç değil. Herhalde öyledir yani, hiç yaşamadık. İnşallah test etme imkanımız da olmaz.

İnsanların hayatlarının nasıl dibe vurduğunu görüyoruz bu filmde. Yeter zaten! Onun yanına biraz aşk ve özlem eklemekte sakınca yok. Tamam belki başroldeki isimler çok güzel (Nicole Kidman) ve çok yakışıklı (Jude Law); bu da biraz yapaylık katıyor olabilir. Ama önemli değil. Daha fazla kişinin izlemesi için yapılıyorsa, bu tip popüler kültür kullanımları hiç sorun değil. Çünkü anlatılması gereken bir dert ve sorun var. Sadece baş roller değil, yan rollerde de meşhurlar çok. Renee Zellweger, Philip Seymour Hoffman, Natalie Portman, Donald Sutherland, Brendan Gleeson, hatta Jack White…

Hiçbir zaman sevmediğim Zellweger şov yapıyor. Natalie Portman’ın kısa göründüğü sahneler filmin benim için can alıcı noktaları.

Film aslında bir kitap uyarlaması ve filmle ilgili tek eleştiri burada çıkabilir. Renee Zellweger’in canlandırdığı karakter Ruby, aslında siyahiymiş. Filmde beyaz olmuş. Yazık olmuş. Ama kadın rolün hakkını vermiş. 

Bu tip filmler çok yapıldı. Artık sıkabilir, bayabilir. Riskli bir iştir yani. Ama vuruculuk olayını becerirseniz olabilir. Bir kısım yine beğenmez ama alan alacağını alır. Önemli olan da budur. Ben sevdim. Süresi uzun olmasaydı daha mı iyi olurdu, emin değilim. Yeterliydi her şey. Vaktim vardı, izledim. Pişman değilim. Son sahne Holywood cıvıklığına girmese daha iyi yerlere çıkabilirdi.

Zaten zamanında Atilla Dorsay da çok sevmiş.

Hiç yorum yok: