Pazartesi, Mayıs 29

Blogun En Güzel Zamanları



Bu aylar en sevmediğim aylar işte. Her şeyin şekillenmeye başladığı aylar çünkü, + 15 gün koysan bugünün üzerine ya varsın/ya yoksun.

Şampiyonlar belli olur, play-off'lar başlar, koca senenin emeği pis bir kontrpiye topta çürür gider, herkes tatil moduna girerken çalışmak zorunda olmak ve nedense tüm gündem belirleyicilerin herkesi tatil yapıyor zannetmesi gibi bir büyük resim belirir, tozunu almaya üşendiğin.

Mesela aralık-ocak-şubat falan daha çekici. Her an, her şey olabilir. Dibe de vursan, bir kaşar hoca gelir tutar elinden UEFA'ya sokabilir veya Gebze E-5 kenarında sulu karlı bir havada Aspor rejisi + futbolcu aileleri (reklamlarda evlilik programlarına zaplayan anneler dahil) + 2 liraya 29873 TL alma peşinde koşanlar hariç kimsenin izlemediği maçlarda oynarken, UEFA gruplarında oynayacağın Lille deplasmanını düşünebilirsin, "Güntekin Onay'ın Fransa'da getto dediği böyle yerler herhalde" diye yüzüne kömür sürersin Rençber gibi.

Vatani görevden sonra teskere alıp o dönüş yolculuğunda düştüğün boşluk veya 18 yaşa girdiğin gecenin 00:32'si gibi bir anlamsız boşluk. "Bu muydu yani, ee peki şimdi ne olacak" Son 15 yılda gündem oburu olduk resmen. Hep bir şeyler olsun istiyoruz, hep bir son dakika, hep bir radikal karar.

Ve bu finaller sonucunda oluşan içimizde oluşan kocaman boşluklar , cevaplanmayı bekleyen sorular, olmamışlıklar.

* Üsküdar Belediye Başkanı'nın Sivasspor ve Yeni Malatya'yı kutlaması

Senin koskoca Anadolu Üsküdar 1908'in var başkanım, Selimiye desen insan eksen sol bek çıkar, Beylerbeyi küçük Auxerre , Çengelköy desen Süper Baba'dan sonra fetret devrinde..

* Fenerbahçe'nin şampiyonluk maçında İsmet Badem'in stüdyoda olması

Önemli figürlerdendir İsmet Badem. Hikayeleri bitmez, güzel hayalleri vardır (ki kimi gerçek oluyor), bir yandan Sırbistan basketbolunu dinlerken diğer yandan Yugoslavya'nın dağılmasını da anlatırdı mesela. O gece Aspor'da idi üstad. Kırgındı. Küskündü sanki. Orada olamadığı için içi içini yiyordu. Bizim kuşak için özel adamlardandı. Nusret yerine oralarda bir yer olmalıydı. Bence sistemin dışına itildi, bir dolaplar döndü.

O gece futbol programlarının sağ üst köşede skor göstermemesi de enteresandı. 

* Erzurumspor'un kupa töreninde yaşanan kupa alışverişi...

1.Lig'e yükselen Erzurumspor kupayı alınca fondan "Sen Aldırma" çalacak diye iç geçirdim merhuma selam için. (Ki bazı taraftarlar söylediler, sesleri geldi)

Bir yandan "We are the champions" çalarken bir yandan "çimler mafoluyo" diye içimiz giderken Erzurumspor başkanı kupayı kapıp birisine götürdü.

Ben bir an; İbrahim Erkal'ın eşi, şehit çocuğu veya engelli bir vatandaşa diye düşündüm. Futbolcular tur atmadan, başkan kupayı kapıp birisine götürdü.

Kimdir çözemedim ama garip bir itiş/kakış oldu orada. Hıncal Uluç gibi olacak ama; benim medyamda kimse bunun üzerinde durmadı.


İstanbul'a yaz geç gelecek ama tam gelecek. Cemrelerin düşüş sırası gibi mikro-milliyetçilerin bayrakları da semtleri süslemeye başladı. Hemşehri muhabbetlerine asıyorlar bayraklarını dükkanlara, KARDEŞLER İLETİŞİM 1.LİG'TE BAŞARILAR DİLİYOR doğduğu şehrin takımına.


Yazar: Refet

Hiç yorum yok: