Fatih Akın filmlerine ve onun tarzına aşinayız. Rahatsız da değiliz. Her zaman belli bir seviyeyi garanti ediyor zaten. Bugüne kadar şaşmadı. Kimi Kurz and Schmerzlos'u sever kimi Gegen die Wand'ı, kimi bir diğerini... Fakat seçilen favori film dışında kalanlara kimse uzak değildir.
Son film Aus dem Nichts de belli bir seviyeyi geçenlerden. Fakat bu sefer diğerlerinden ayrılan bir nokta var. Tabi ki Fatih Akın birçok ülkede ve festivalde, birçok filmiyle ödüller toplayan bir yönetmen. Fakat işin içine Golden Globe ödülü ve Oscar ile Cannes adaylığı da eklenince gözler biraz daha dikkatle açıldı.
Ve ne yazık ki, 2017'nin sonlarında oluşan havayla beklediğimiz film, en üst seviyeye yaklaşamıyor. Akın'ın belki de dünya çapında en dikkat çeken filmi olabilir. Türkiye'de bir Gegen die Wand etkisi yaratmadı mesela ama zaten Gegen die Wand da dünyayı Türkiye kadar etkilememişti. Bu çarpıklığın sonucunda Aus dem Nichts de sınıfta kaldı. Tabi ki bu sınıfın, elit öğrencilerden (filmlerden) oluştuğunun altını çizmek lazım.
Öncelikle filmin merkezini anlamakta zorlandık. Bu bir polisiye/suç/mahkeme filmi mi yoksa psikoloji soslu bir drama mı? Diane Kruger'in başarıyla canlandırdığı Katja karakterinin kişisel husumeti ve zihni ile savaşı filmin temeli gibi duruyor. Esas hikaye orası. Fakat biz mahkeme, dava, suçlular vs sürecinde çok zaman kaybediyoruz. Bir CSI dizisi bölümünden bir anda bambaşka bir noktaya geçiyoruz. O nedenle filmin derdini anlatmakta sıkıntısı var.
Neyse ki bir eserin en vurucu yeri sonu olmalı. Bu şifre Akın'ı kurtarıyor. Yönetmen, ani, sert ve sürpriz bir son yaratarak filmi bir anda bitiriyor. Koltukta kalıp, bir süre düşünmeniz kesin. Bu da filmin akılda kalmasını sağlıyor. Fakat yaklaşık 105 dakikanın en az 80 dakikası zihinlerden çıkıyor.
Bu arada mahkeme/dava kısmında da bazı çelişkiler mevcut. Normalde 'film hataları' bulma konusunda meraklı değilimdir. Yakaladığımda da çok önemsemem. Genel fotoğrafa bakarken detaylarda bazı aksaklıklar olabilir, benim için önemli değil. Fakat Aus dem Nichts'te böyle sıkıntılar çok belirgindi. Mesela 2017 Almanya'sında bir şehrin çarşısında bomba patlayacak ve bir sürü dükkanın olduğu yerde bir kamera bulunmayacak.... Akla mantığa gelmiyor. Veya bir terör zanlısı olay anında nerede olduğunu bir otelin randevu defteriyle kanıtlayacak ama kimse bir uçak bileti veya pasaport bilgisi sormayacak! Hikayenin ana fikri, filmin üçüncü bölümü. Akın belli ki bizi oraya hazırlıyor. O nedenle de bombacı çiftin serbest kalması gerekiyor. Bunu anlayabiliyoruz. Fakat öyleyse en azından mahkemeyi o kadar geniş tutmasıydı. Orada oyalanmasının bedeli ufak hatalarla ödenmiş. Fakat o hatalar da inandırıcılıktan uzaklaştırmış.
Bu kadar eleştiri filmin değerini düşürmesin. Fakat beklentiyi de artırmasın. Güzel bir film var ortada. Üstelik anlatılan hikayeyi düşününce ajitasyonun hiç olmaması oldukça saygı uyandırıcı. Duygusallık yok, sertlik ve vuruculuk var. Diane Kruger de aldığı ödüllerin hepsini hak etmiş. Eskiden 'Güzel kadın' sıfatının sağladığı avantajlarla karşımıza çıkıyordu ama artık "Güzel ve iyi bir oyuncu" etiketini almış durumda. Komedi, dram... Hepsini hallediyor. Bu filmi de tek başına sırtlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder