"Avrupa'yı niye seviyoruz?" sorusuna verilecek cevaplardan biri. Çok güzel, üst düzey bir film değil. Zaten öyle bir beklentiyle de gelmedi. Öyle sunulmadı da. 2017'de Fransa'dan çıktı, bazı festivallerde adını duyurdu. Haliyle böyle bir filmin iyi niyetle yapılmış zayıf bir eser olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat Avrupa'da buna izin yok! Eğer üretiyorsanız, bir şey anlatıyorsanız kendi içinde tutarlı ve onu izleyen seyirciye saygısı olmalı. Bu film de onlardan biri.
Zaten Catherine Deneuve gibi üst düzey bir oyuncuya sahip. Avrupa'nın efsane isimlerini böyle filmlerde görmek şaşırtıcı değil. Filmin gücünü de arttırıyor.
Film bize hayatları kesişen iki tane orta yaşlı kadını anlatıyor. Biri, diğerinin babasının metresi. Bu gerçeğe rağmen bu iki kadın çok sonra birbirini tanıyorlar. İkisin de kendine has hayatları var. Hayal kırıkları, sorumlulukları ve bir zamanı... Biz de onları izliyoruz. Gayet güzel. Temposu yerinde. Mizahı ayarında. Müzikler oldukça iyi kullanılıyor. Yani her şey yolunda...
İzlediğim için mutlu olduğum ama izlerken hüzünlendiğim filmlerden. Yönetmen koltuğu ve senaryo Martin Provost'a ait. Onun daha önce Seraphine adlı filmini izlemişti. O da bir kadın filmiydi ama hiç beğenememiştim. Oysa Seraphine genel olarak daha çok beğenilmişti. Benim favorim ise Sage Femme oldu. İlginç olan böyle kadın hikayelerini bir erkek senarist ve yönetmenden çıkması. Aca kadınlar tarafından bu filmler nasıl karşılanıyor? Ayrıca listede Violette gibi bir film daha var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder