Sessiz sinema devrine çok hakim değilim. Az sayıda film izledim. İzlediğim filmlerin büyük bir kısmı da Chaplin ve Butler'a ait. Yani replik olmayınca öne çıkan mimik ve figürlerle 21. yüzyıl seyircisini biraz olsun tutabilen komedi filmleri.
La Passion de Jeanne d'Arc bir komedi filmi olmadığı gibi, aynı zamanda izlemeyi zorlaştıran tüm noktaları da barındırıyor. Zaten sessiz film. Bunun yanında; durağan bir temposu var. Yakın çekimler çok fazla. Çok dar bir mekanda geçiyor. Fakat tüm bunlara rağmen (bunlar eksiklik değil) muhteşem bir film çıkıyor. Tüm bu özellikleri kullanarak muhteşem bir iş çıkarmak bir deha gerektiriyor. Danimarkalı yönetmen Carl Theodor Dreyer, 1928 yılında elindeki tüm kısıtlı imkanlarla 2000'lerde bile izlenebilecek bir film yaratıyor. Bütün o dev yapımların çok gişe yapan filmlerinden çok daha saf, çok daha vurucu. Bazı filmler öyküleriyle öne çıkar. Bazıları oyuncuların kattığı ruhla beğeni kazanır. Bu ise tam bir yönetmen filmi!
Tabi başroldeki Maria Falconetti'ye payını vermek lazım. İnanılmaz bir oyunculuk sergiliyor. Sinema tarihinin en iyisi olduğunu söyleyenler var. Kesinlikle karşı gelmem. Onun sayesinde sessiz film olduğunu anlamıyorsunuz. Tüp replikler makyaj kullanılmayan yüzünden dökülüyor. Tüm duyguları gözünden anlıyorsunuz. Sanki bir oyuncu değil, Jeanne d'Arc'ın ta kendisi!
Bu arada müzikler de çok etkileyici ve vurucu bir hava katıyor. Sessiz filmlerde kullanılan müzikler genelde birbirine benzer. Burada ise sahnelerle uyumları mükemmel. Zaten film önce tamamen sessiz çekiliyor, müzikler de sonradan, birkaç gösterimden sonra ekleniyor(muş). Yönetmen Dreyer de müzikli halini çok beğenmiş.
Sanırım ızlediğim en iyi filmlerden biri. Beklemiyordum böyle bir şeyle karşılaşacağımı. İyi ki denk gelmişim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder