Pazar, Ekim 14

Call Me By Your Name


İnsanlar bazı olaylarda veya daha genel durumlarda bir tarafı seçiyorlar. Bundan yanlış bir şey yok. Peki ait olduğumuz tarafı nasıl seçeceğiz? Bize daha uygun insanların olduğu yerde mi olacağız, yoksa bizim düşüncelerimizi daha iyi destekleyen bir yerde olacağız? Kalabalığın, yanında olmak istediğimiz insanların peşinden mi gideceğiz, yoksa ideallerin mi?

Call me By Your Name, izlediğim en kötü filmlerden biriydi. Fakat daha kötüsü bu filmin Türkiye'de (ülkeyi boş ver yakın çevremde) çok sevilmesi ve sevilirken ütopik veya ideal bir dünyanın mihenk taşı olarak gösterilmesiydi. Filmin uyarlanmasına neden olan romanı okuyanlar bize daha farklı bilgiler verse de biz romanı okumamıştık. Gördüğümüz şey iki saatten biraz daha fazla süren bir filmden ibaret. Değerlendirmemiz ve bakışımız da bunu kapsar.

Cinsel tacizin, istismarın had safhada olduğu ve sık sık tartışıldığı bir ülkede güçlü durmaya çalışan bir grubun, sırf eşcinsel bir aşkı anlattığı için bazı şeyler hoş görmesi inanılır gibi değil. Esasında rahatsız edici nokta filmin cast seçiminde başlamış. Oliver karakterini canlandıran Armie Hammer 32 yaşında. Ve kesinlikle filmde daha büyük gösteriyor. Üstelik iki saat boyunca karakterin yaşını öğrenemiyoruz. Tamamen fiziksel özelliklerinden bir çıkarım yapmak zorundayız. 32 diyen muhakkak çıkar ama fazlasını söyleyene de kimse karşı çıkmaz. Elio karakterinin ise 17 yaşında olduğu defalarca vurgulanıyor. Yani biz iki saati 32 yaşındaki bir yetişkin ile 17 yaşındaki bir ergenin cinsel münasebetleri olarak izledik.

Olay İtalya'nın renkli güzel sokaklarında, sıcak bir yaz zamanında geçince izleyenler eridi gitti herhalde. Yoksa hikayeyi biraz değiştirsek yer yerinden oynardı. Mesela Elio'nun babası akademisyen değil de bir din adamı olsaydı ve yanına gelen de aynı 'sektör'den bir çaylak olsaydı neler hissedilirdi? Peki hikaye Anadolu'da geçseydi? Veya bir film değil de sadece bir haber olsaydı?

Söylediğimiz cümlelere, savunduğumuz fikirlere dikkat etmeliyiz. Yoksa başka zaman bizi arkamızdan vurabilir. Call me By Your Name'in sinema versiyonu tam olarak böyle. Dikkat edilmesi gerekiyor. Eşcinsel sevdalara karşı tutucu değilim ama bazı evrensel yasaların da arkasındayım. Sözgelimi 18 yaşın altındaki kişilerle cinsel ilişkiye girmenin bazı cezalarının olması gerektiğini düşünüyorum. Esasında yasakların da karşısındayım ama bazı insanların istismara yönelmesinin -şimdilik- böyle engelleneceğini düşünüyorum.

Elio, kendi cinselliğini keşfediyor olabilir. Aynı zamanda karşısındaki adama saf bir sevgi de duyuyor olabilir. Onu yargılamak yersiz ve haksızlık. Fakat bariz bir şekilde 30 yaşın üstünde gözüken bir adamın 17 yaşındaki biriyle -kız veya erkek- ilişkiye girmesi nasıl oluyor da kimseyi rahatsız etmiyor? 

Aslında sinemada böyle hikayelere de yer var. Fakat anlatım tarzı önemli. İllegal bir durumun bu derece romantize edilmesi rahatsızlık verici. Demek ki bazı düşüncelerimiz tamamen kolpa! Sadece kendi istediğimiz gibi yaşamamız yetmiyor, herkesin de bizim değerlerimize göre yaşamasını istiyoruz. Tüm isyanımız da bundan, yoksa ideal, eşit yaşam kimsenin umurunda değil!

Film aslında çok kötü değil. Bazı iyi noktaları var. Renkler, mekanlar çok güzel. Soundtrack harika. Fakat bazen, hatta çoğu zaman, tarzdan ve şekilden daha önemli olan anlatılandır. O konuda da sınıfta kalınca, geriye bir şey kalmıyor.

Üstelik eşcinsel aşklar ve filmler biraz da toplumsaldır! Bu filmde ise iki kişi dışında kimseyi göremiyoruz. Yan karakterler sadece; yanlarındaki karakterler! İkilinin sokakta yürümeleri ve dans etmeleri bile neredeyse yalnız başlarına. Filme damga vuran baba bile, son sahneye kadar pek gözükmüyor. Bir anda çıkıp, ak sakallı dede gibi konuşup gidiyor. Kimse yok bir filmde. Hatta baş karakterler bile yok. Sadece tipler var. İki karakteri besleyen bir derinlikten bahsetmek mümkün değil ki, esasında LGBT filmlerinin en sağlam noktasıdır bu. 

80'lerin İtalya'sında laf bile yemeden aşklarını yaşayan iki eşcinsel! Şaşırtıcı ve biraz gerçeklik duygusunu yok ediyor. Film bir noktadan sonra klip tadına bürünüyor. Yani anlatılanlar dışında da çok eksik ve yetersiz noktaları var. Saf bir yaz aşkını anlatıyor gözüyle baksak çok sıkıcı, eşcinsel bir aşkı anlatıyorsa çok zayıf.

Elio bir kız olsaydı bu filmin IMDB notu 8'den 5'e inerdi. Üstelik Oliver için de zor, sancılı ve hukuki günler başlardı!



2 yorum:

Adsız dedi ki...

lgbt içeren, lgbt ile alakalı her şeyi delicesine övmeli ve desteklemeliyiz tarikatı çok itici cidden. kötüyse kötü işte. güzel bir yazı.

Adsız dedi ki...

Şahane. Blog ruhu ve kendini satmadan meram anlatmak öleli çok oldu ama siz yaşamaya devam edin. Ben de sizi okumaya devam edeceğim.