Perşembe, Temmuz 9

Buralar Eskiden...


Tamam Madridli değiliz. Atletico Madridli de değiliz. Ama insanın içi bir cız ediyor.

Burası Vicente Calderon Stadı. Yani öyleydi bir zamanlar. Bu hafta son darbeler de vuruldu ve tamamen yıkıldı. Atletico zaten birkaç senedir Metropolitano'da oynuyordu. Yani zaten eskisine veda edilmiş, yenisine alışmaya başlamıştı. Olan çoktan olmuştu...

Fakat işte bir zamanlar adını sıkça duyduğun, televizyondan maçlarını izlediğin bir stadyumun halini böyle görünce insan bir garip oluyor. Bir de kendi ülkende, kendi şehrinde bu tip kareleri sıkça görünce empati kurmak daha hızlı oluyor.

İspanya da zamanında inşaat sektörüyle ayakta duran bir ülkeydi. Herhalde o gaz  devam diyor. Bir de futbolda 'modern ve geniş stadyum' hevesi oluşunca zaten bu tip bir görüntünün orada da olmaması kaçınılmazdı. Hele başkenti ve en büyük şehri Madrid'de daha normal. Zaten bu aralar Santiago Bernabeu da tadilatta. Neyse ki en azından orası yıkılmıyor; güçlendiriliyor!

Bu satırları yazarken "Madrid ile İstanbul'u kıyaslamak doğru mu?" diye düşündüm ve Google'a yazdım. Karşıma çıkan ilk bilgi ile araştırmayı sonlandırdım. Doğru olmazmış zira. İstanbul'un nüfusu 17 milyon. O büyük, en büyük, Avrupa'nın en büyük beşinci şehri Madrid ise 6 milyon... Ne kadar sessizdir şimdi oralar...

Neyse; sonuçta İspanya'daki bir stadyum için de ağıt yaktık. Tamam orada bir anımız yok ama olsun.  Gitmek isterdim açıkçası. Bir de Vicente Calderon fonetik açıdan güzel bir isimdi. Maça ayrı bir heyecan atıyordu. Wanda Metropolitano; sanki konser salonu, tiyatro sahnesi gibi. İçinde maç olduğunu anlamak için maçın başlaması gerek.. Ona da alışacağız muhakkak.

Foto: Instagram

Hiç yorum yok: